HABER: Şükran Rençber
 

Gazete Emek - Amatör gazeteciliğin mesleği basitleştirdiğini savunan ve teknolojinin gazetecilik pratiğindeki değişimini de vurgulamaktadır. Yaşadığı zorlu anlar ve aldığı ödüllerin gazetecilikteki başarılarını taçlandırdığını belirten Özkeser ile birlikte 44 yıllık gazetecilik deneyimlerini konuştuk.

Adana’da Çukurova Press gazetesinde 44 yılı aşkın süredir basın sektöründe aktif olarak görev yapan Gazeteci Sabit Özkeser, gazeteciliğin zorluklarını ve değerini vurguladı. Mesleğinin basit olmadığına, amatör gazeteciliğin etkilerine ve teknolojinin gazetecilik pratiğindeki yerinede değindi. Mesleğe olan bağlılığı ve tutkusuyla, doğru haber aktarımının önemine dikkat çekti. Yaşadığı zorlu anlar ve aldığı ödüller ile mesleğini taçlandırdığını söyleyen Özkeser ile 44 yıllık gazetecilik deneyimleri hakkında konuştuk.

“Gazetecilik İçin Bir Son Kullanma Tarihi Yoktur; Gazeteci Ölene Kadar Gazetecidir”

Koçyiğit: İşçinin kaburgasını kırdıran bir iktidarla karşı karşıyayız Koçyiğit: İşçinin kaburgasını kırdıran bir iktidarla karşı karşıyayız

Sabit Özkeser, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne bağlı Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin eski yöneticisi ve halen Türkiye Spor Yazarları Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası üyesidir. 44 yıldan fazla süredir basın sektöründe yer alan ve meslek hayatına 14 yaşında başlayan Özkeser, ilk olarak babasının çalıştığı gazetede montajcı olarak görev yaptığını anlattı. Özkeser, foto muhabirliğine geçiş yaptığını söyleyerek Cumhuriyet Gazetesi'nde 20 yıl boyunca görev yaptığını ve 1999 yılında, gazetenin gidişatını beğenmediği için istifa ettiğini belirtti. Ardından, ekonomist olmamasına rağmen Ulusal Ekonomi Gazetesi'nin (şu anda Dünya Gazetesi olarak bilinmektedir) ekonomi bölümünde 6 yıl boyunca çalıştığını, sonrasında Adana Bölge Bürosu'nda 5 yıl ve Osmaniye temsilciliğinde 1 yıl görev aldığını ifade etti. Daha sonra Özkeser, Adana da ilkhaber gazetesinde6 yıl çalıştığını ve 2011 yılından beri şu anda 11yıldır genel yayın yönetmenliğini yaptığı Çukurova Pres gazetesinde görev aldığını aktardı.

Özkeser, mesleğini aşk ile yaptığını ve  içinde bulunan aşkı kolay kolay bırakamayacağını ancak bazen sağlık nedenleri veya elverişsiz koşullar sebebiyle bu işe noktayı koymak  istediğini söyledi.  Özkeser'e göre gazetecilik için bir son kullanma tarihi yoktur; gazeteci ölene kadar gazetecidir. Emekli olduktan sonra bile yaklaşık 12 yıldır bu mesleği icra etmeyedevam ettiğini vurgulayan Özkeser, “Ben bu işi yaparken emekli olduktan sonra bırakacağım diyordum ama  bırakamadım. Açıkçası bakın gazeteciler çok para kazanmıyor. Ben kendi adıma söylüyorum. Yerel gazetede çalışan gazeteciler para kazanamıyorlar. Ben açıkçası paradan önce bu işi çok sevdiğim için, mutlu olduğum için, benim ömrümü uzattığı için ben bu işi yapıyorum. Para kazanacak olsam gider başka işler yapardım”dedi.

“Ben Bugünlere Kolay Gelmedim”

Gazetecilik mesleğinin basit bir iş olmadığını ve heyecan ile yapılması gerektiğini savunan Özkeser, hızla artan amatör gazetecilik faaliyetlerinin bu mesleği basitleştirdiğini düşündüğünü aktardı. Gazetecilik mesleğine gönül vermiş biri olan ve mesleği yaparken kriterlere uygun dürüst bir şekilde yapmaya çalıştığını ifade eden Özkeser,  “Emek veren insanlara saygı duyuyorum. Ben emek vermeden emek hırsızlığı yapanlara karşıyım.  İki gün içerisinde boynuna fotoğraf makinesini taşıyan ya da cep telefonunu alan herkes gazeteci olmuş şu anda. Ve bu kişiler gazeteciyim diye benim yerime koyuyorsa kendini ben buna karşıyım. Gazetecilik bu kadar basit değil. Ben bugünlere kolay gelmedim.  Basın kartını taşıyan bir insanım. Ben o kartı alana kadar yaklaşık 20 yıl Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığının bana sunmuş olduğu kriterleri yerine getirerek ve birçok zorluğu aşarak bu günlere geldim.” diye konuştu. Gazetecilikteki denetim eksikliğine ve herkesin kolayca gazeteci olabilmesine karşı çıktığını dile getiren Özkeser, gazetecilik mesleğinin zorluklarını ve değerini vurgularken, amatör gazeteciliğin artan etkilerine de dikkat çekti. Gazetecilikteki emeğin ve tecrübenin önemine vurgu yaparak, mesleğin kolayca taklit edilemeyecek kadar derin ve özverili bir uğraş olduğunu dile getirdi.

Özkeser, mesleğini tutkuyla icra etmenin önemine vurgu yaptı. Özkeser'e göre, bir gazeteci işini bilerek, sürekli takip ederek ve olayların peşinden koşarak habercilik yapmalıdır. Kendisi de uzun yıllar basın sektöründe çalışmış olan Özkeser, gündemi takip etmenin zorunluluğuna  ve gazetecinin sürekli olarak bilgiye aç olması gerektiğini söyledi. Gelişen her olayı habere dönüştürmek için çaba harcadığını dile getiren Özkeser, “Bu işte lütfen üretin. Yani gündemi takip edin. Kopyala-yapıştır gazeteciliği yapmayalım. Halka dokunacak, toplumun yararına olacak haberler yapmalıyız, takip etmeliyiz. Bir habere gidiyorsan haberin içerisinden haber çıkarmak zorundayız, özel haberi yakalamak zorundayız ve habere derinlik kazandırmamız gerekiyor. Hele hele şimdi gazeteciliğin zor zanaat olduğu bir ortamda geçiyoruz. Lütfen bu işi severek yapın.” şeklinde konuştu. 

Sabit Özkeser'in Gözünden: Teknolojinin İlerleyişi ve Gazetecilikteki Değişim

1991'de yaşanan Körfez Savaşı'nı Cumhuriyet Gazetesi'nde tecrübe etmiş biri olarak, Sabit Özkeser, o dönemdeki teknolojik sınırlamaları hatırlattı. Körfez'de yaşanan olayları fotoğraflamak için çıktıkları yerden, F-14 ve F-16 uçaklarının bombalama görüntülerini dünyanın dört bir yanına aktardıklarını anlattı. Ancak bu aktarımın o dönemdeki teknolojik imkanlarla ne kadar zaman aldığını vurgulayan Özkeser, “5-6 saatte biz buradan Çin'e Telefoto aracılığıyla fotoğraf yolluyorduk. Ama şimdi teknoloji diyoruz. İki dakikada dünyanın her yerine istediğin fotoğrafı, istediğin haberi yollayabiliyorsun. Tabii ki biz de teknolojiye ayak uydurmak istiyoruz . Bu koşullar içerisinde biz mesleğimizi dediğim gibi aşkla yapıyoruz, eğer toplumda yaşanan  haksızlık karşısında durabiliyorsak, haksızlığa uğrayanın yanında olabiliyorsak, sonuca varabiliyorsak ne mutlu bize” dedi. Gazeteciliğin teknolojinin ilerlemesiyle nasıl değiştiği gözler önüne seriliyor.

Teknolojinin kısıtlılığına ve mesleğinin bazı tehlikeli anlarına değinen Özkeser, 1992 yılında yaşadığı olayı anlattı.  Telsizden ihbar aldığını söyleyen Özkeser, “ Adana'da çifte minarelerin orada , militan olan 3 kişinin polisten çatışmaya girdiği iddia edildi. Biz olay yerine gittik. Polisler her tarafı kuşatmış. Teslim ol çaresi yapılıyordu. Tabii karşı taraf teslim olmuyordu. Biz de gazeteci olarak haberlerimizi bir an önce işte ne olacaksa bilemiyoruz tabii. İstanbul bizden haber bekliyor teknolojide çok kısıtlı. O zaman teknoloji ilerlememişti. Bilgisayar falan pek yoktu. Bir sürü gazeteciler var. Ulusal, yerel gazeteler. Ben de orada Cumhuriyet Gazetesi'ni temsil ediyorum. İlk olay yerine bir arkadaşımla birlikte gittik. İstanbul’da yer alan haber merkezi bizim haberi bekliyor. Neyse sonuçta operasyon başladı. 3 kişi teslim olmadı ve operasyon bittikten sonra içeride  öldürülmüş olarakele geçirildi. Biz fotoğrafını çekmek zorunda kaldık detayları aktarmak için. Fotoğraf makinemin flaşı çok geç patlıyordu. Ben de çok net fotoğraf istediğim için baya uğraştım. Bazı arkadaşlar çekti gitti. En son benimle Acar Filiz, benim beraber çalıştığım arkadaş kaldı. İçerisi tabi kapkaranlıktı. Cesetler yerlerdeydi. Polisler görevli yapıyordu. Bu arada çektik, en son biz çektik olay yerinden. Gazete ofisine giderken, beni kaynım aradı. Enişte dedi, burada bir patlama oldu dedi. Ne patlaması dedim ya, biz oradaydık az önce. Enişte dedi yaralılar var dedi. Tekrar gittik ve aktarılan bilgileşöyle, öldürülen kişiler üzerlerinde bobi tuzağı kurmuşlar ve bombalar patlamış. Tabi biz oradayken de patlayabilirdik. Böyle mesleğimizde böyle tehlikeleri de yaşadık açıkçası. Tabii ondan sonra gazeteye bu koşullarda haberimizi teslim ettik” dedi 

Ödüllerle Taçlandırılmış Başarılar

Kendisini Cumhuriyet'in özverili atmosferinde geliştirdiğini belirten Özkeser, 20 yıl boyunca Cumhuriyet gazetesinde görev yapmış ve birçok ödül kazanmıştır. Özellikle bir polis şehidinin fotoğrafını çekerken aldığı ödülü önemseyen Özkeser, bu ödülün kendisi için anlamının büyük olduğunu ifade etti.Bunun dışında, Özkeser'in yerel bir gazetede yöneticilik yaparken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından verilen ödül de dikkat çektti. Bir kadının yaşadığı haksızlığı haber yaparak çözüme kavuşturmasıyla ilgili olarak aldığı ödülün kendisini mutlu ettiğini belirten Özkeser haber detayları ile ilgili şunları anlattı: “ Bir kadın nikahsız yaşadığı biriyle 3 çocuk sahibi olmuştu. Zonguldaklı bir hanımefendiydi. Adana'ya geldiğinde o kişi beraber olduğu kişi tarafından terk edilince nikahını kıymadı kıyılmayan çocuklarına nüfus cüzdanı çıkarılmayan bir kadının hikayesiydi. Yoksulluktan dolayı da çocuklarını devletin yurduna teslim etmek zorunda kalıp daha sonra çocuğunun imkanlarını, durumunu düzelterek alması konusunda bir hikaye vardı. Hikaye demeyelim bu bir gerçekti, bir yaşamdı. Gerçek bir yaşamdı. Annenin daha sonra çocuklarının kavuşmasını sağlayan bir haberdi”.

Gazetecilikte iyi günlerin yanı sıra zorlu anlar da yaşayan Özkeser, patlayıcıların ve çatışmaların gölgesinde gazetecilik yapmanın da tecrübesini yaşadığını aktardı. Ancak Özkeser'egöre, aldığı ödüller onun için önemli birer motivasyon kaynağıdır. Ödüllerin, gazetecilikteki başarıları taçlandırdığını ve motivasyonu artırdığını belirten Özkeser, gazeteciliğin ödüllerle taçlandırılmış bir serüven olduğunu ifade etti.Gazeteciliği emekli olmasına rağmen bırakmadan severek yaptığını teknolojilere de ayak uydurmaya çalıştığını söyleyen Özkeser, “ Biz gazetecileri ayakta tutan şey işe verdiğimiz gönül ve eğer gazetecilik bir renk olsaydı benim için beyaz olurdu. Benim için doğru haber aktarımı çok önemli ve işe yaramlı” diyerek sözlerine son verdi.

Bu video haber NewsLab Turkey’in Kuluçka programı kapsamında alınan hibe desteği ile yapıldı.

Editör: Bekir GÜNEŞ