Gazete Emek- 10 ili vuran depremden önce iktidarın imar affı çıkarmaya hazırlandığını hatırlatan Karalar, “Adana'da 4 binayı mühürledik. Vatandaş mührü söküp devam etti. Tekrar mühürledik, mahkeme yürütmeyi durdurma verdi. Bu arada zaten inşaat bitiyor. Olmayan iskana afla kavuşuluyor” dedi” ifadelerini kullandı.
Sözcü’den Ruhat Mengi’ye konuşan Karalar, Adana’nın toparlandığını belirterek, “Tahliye devam ediyor, işi biten ekipleri arama kurtarmaya yardımcı olsun diye gönderiyoruz. Adana depremin ilk anından itibaren lojistik bir üsse dönüştü. Ülkenin ve dünyanın birçok noktasından gelen arama kurtarma ekipleri, sağlık ekipleri ve STK'lar önce Adana'ya geliyor ve buradan ağır hasar olan yerlere geçiyorlar” dedi.
Adana’da 11 ev tamamen yıkıldığını belirten Karalar, “Tabii Antakya'yı görünce, Antakya'nın tamamı yıkılmış, orada zarar görmeyen ev yok, kimi tamamen yıkılmış, kimi de ağır hasar görmüş yani yaşanabilir olmaktan çıkmış” vurgusu yaptı.
‘HATAY'IN NEREDEYSE TAMAMI YIKILDI’
Hatay’ın tamamının yıkıldığına dikkat çeken Karalar, “O kadim, o tarihi kent yok oldu. Antakya, Defne, Samandağ, Armutlu Mahallesi onlarda çok büyük yıkım var. Samandağ'da olağanüstü fazla var, çok çok kötü” diyerek şunları söyledi:
“Kurtarma yetersiz ama orada yetersiz de Antakya'da yeterli mi? Her tarafta yetersiz. Bu kadar geniş bir sahaya bu imkanlarla erişmek imkansız. Sadece Antakya'da 3 bine yakın ev yıkılmış, devletin şu anda böyle bir organizasyonu yok.”
Yaşananlarda belediyenin rolüne değinen karalar, “Yapılan inşaatları yeteri kadar, gerektiği gibi kontrol edecek, bu ilçe belediyelerinin işi, biz ilçe belediyesiyken bu işi çok sıkı tutuyorduk zaten, genel olarak böyle yapılması gerekiyor” ifadelerini kullanarak şunları kaydetti:
“Yani her belediyeyi suçlamak doğru olmaz ama işi sıkı tutmazsanız vatandaş kaçırabildiği kadar kaçırıyor, Türkiye'de bu bir realite ne yazık ki.
‘MAHKEME YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI ALDI’
Denetim Çevre Şehircilik'e ait. Ben size bir şey anlatayım bakın; Adana'da 4 tane yapıya biz tutanak tuttuk, mühürledik, vatandaş mührü söktü devam etti. Sonra bir daha mühürledik, yürütmeyi durdurmaya başvurdu, mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı aldı.
Vallahi mahkemenin verdiği kararlarla ilgili bir yorum yapmam doğru değil ama veriyor yani, ben size hikayeyi anlatıyorum. Niye mühürledik? Şunun için; mesela 2 bin metrekare inşaat ruhsatı almış, 2 bin 500 metrekare yapıyor, fazla yapıyor yani, onun için durduruyoruz. Bu noktada yasaların gerçekten çok katı olması gerekiyor, yani aldığı ruhsat gibi inşaat yapması gerekiyor ve biliyorsunuz yapı denetim firmaları var artık, bu firmaların yapı gerçekten ruhsata göre yapılıyor mu, yapılmıyor mu bunu ciddi olarak kontrol etmeleri gerekiyor. Devlet birtakım insanlara, firmalara görev veriyor ama o birtakım insanlar o işi ne kadar yapıyor tartışılır.
‘ÖNCE MÜTEAHHİTİN İHMALİNE, SONRA BELEDİYELERİN NE YAPTIĞINA BAKILACAK’
İnsanlar, bir; müteahhidi sorumlu tutacaklar, suçu var mı yok mu diye. Mesela biz 11 inşaatla ilgili hemen incelemeler yaptırdık, yıkılan binalarla ilgili bir müteahhidin ihmali, kullandığı malzemede bir kaçma varsa o bulunacak. İki; tabii belediye burada ne yaptı ona bakılacak ama yıkılan binaların tamamı 1999 öncesi olduğu için o belediye başkanlarını falan bulmak nasıl olacak onu da bilmiyorum, o zaman ilçe belediyeleri yoktu. Bunlar hukukun işi, biz suçu bildireceğiz, ceza vermek hukukun işi biliyorsunuz.
‘TÜRKİYE'DE BİNALARIN YÜZDE 60'I İSKANSIZ’
Ben mesela bu Rönesans Sitesi'ne nasıl iskan verildiğini Lütfü Savaş'a iki gün önceki röportajımda sordum, aynı günün akşamı müteahhidi kaçarken yakalandı. O binalar yeni. Devlet büyükşehir belediyelerine böyle bir görev vermemiş.
Ruhsatı veren ilçe belediyesi, o ruhsatın gereğini takip edecek olan da ilçe belediyesi, yasa o görevi onlara vermiş. Şimdi ben gidip oradan karot alıp onu denetleyemem, denetlersem de beni dinlemiyorlar zaten. Bir şey söylüyorum; adam Adana'da fazla inşaat yapıyor, mühürleyince mahkemeye başvuruyor, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı alıyor. Yürütmeyi durduruyor, zaten adam inşaatı bitiriyor, inşaatı bitirdikten sonra da iskan alamıyor, belediye ona iskan vermiyor, iskansız oturuyor. Türkiye'ye baktığınız zaman binaların belki %60'ı iskansız. İskan alınmamasının nedeni, adamın başta aldığı ruhsata uygun inşaat yapmamış olması.
‘DEVLET İMAR AFFI ÇIKARIYOR’
Şimdi ne oluyor, devlet sık sık imar affı çıkartıyor. Yani bir insan niçin iskan alamaz? Yapıyı aldığı yasal ruhsata uygun yapmadığı için. Siz bile bile yapı stoğunda fazlalık olan binalara af getiriyorsunuz, yıkmanız gerekirken. Burada aslında çok katı olmak lazım çünkü insan hayatı söz konusu. Bu depremlerden önce yeniden imar barışı çıkaracaklardı, hazırlık yapıyorlardı, şimdi artık çıkaramazlar.
‘İNSANLARIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN BİNALAR İMAR BARIŞINDAN FAYDALANDI’
İmar barışları çıkardılar ya, yıkılan binlerce bina, insanların ölümüne neden olan binalar imar barışından faydalandı değil mi? Ne yapacaksınız peki, kime ceza verilecek, sorumlusu kim? Siz inşaatın statiğini 4 kata göre yapmışsınız üstüne 2 kat daha çıkıyorsunuz, ne oluyor; bu 4 kata dayanan bina 6 kata nasıl dayanacak? Bu binaları yapan müteahhitlere, denetçilere soruşturma açacaklar ya, biz de istiyoruz açılmasını- şimdi diyecek ki “Ben imar barışından yararlandım, paramı yatırdım, tescil ettiniz bu binayı”, böyle deyince nasıl vereceksiniz cezayı?
Belediyeleri sorumluluğunun olup olmadığı sorulan Karalar şunları söyledi:
“Ben Adana için diyorum ki; yıkılanlar 99'dan önce yapılmış binalar, o zaman ben belediye başkanı değildim, ilçe belediye başkanı da değildim. Zaten 99'dan önce ilçe belediyesi de yoktu, il belediyesi vardı. Büyük şehirlerde ilk ilçe belediyeleri 1999'da kuruldu. Dolayısıyla o günkü belediye başkanının da sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor elbette, müteahhidin de sorumluluğunu kaldırmıyor, o zaman yetki il belediye başkanlıklarındaydı.
Devlet de sorumlu, devlet bu tür işlerde daha katı davranmalı, biz 3-4 senede bir deprem yaşayacağız ve hala yapıların gerçekten depreme dayanıklı olup olmadığını, uygun olup olmadığını kontrol etmeyeceğiz ve hatta ruhsata uygun yapılmayan binalara da müsamaha göstereceğiz, bu kabul edilebilir bir şey değil.
‘DEPREM TEHLİKESİ HİÇBİR ZAMAN ORTADAN KALKMAZ’
Şimdi biz bu depremden sonra Adana'da hemen Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ile konuştuk, dedik ki; bizim 50 tane deneyimli mühendisimiz var, biz size deneyimli arkadaşlarımızı verelim çünkü bizim resmi olarak böyle bir şey yapmamız söz konusu değil, gayrı resmi yaparsınız da bir anlamı yok, siz hangi bina az hasarlı, hangi bina orta hasarlı, hangisi güçlendirmeyle kurtulur, hangisinde hasar yok, bunu tespit edin ve biz buna başladık şimdi. Çünkü insanlar içeri girmiyor, deprem tehlikesi hiçbir zaman ortadan kalkmaz, yarın da olabilir, 1 sene sonra da, 10 sene sonra da olabilir, ancak bilim adamları bunu söyler, bizim öngörme şansımız yok.
Şimdi biz diyeceğiz ki; “deprem ne zaman olacak belli değil evine girmek isteyen girsin ama şu şu binalar riskli, bunlara girmeyin.” Yani söylemek istediğim şey şu; bu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın vereceği bir karar, dolayısıyla onun illerdeki uzantısı il müdürlükleri ve il müdürlükleri kanalıyla yapıyoruz bunu, yani onlarla birlikte yapıyoruz.