DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye hükümeti arasında imzalanan 8 maddelik anlaşmaya ilişkin sosyal medya platformu X üzerinden açıklama yaptı. Çandar, anlaşmayı Suriye’nin birliği yönünde önemli bir adım olarak değerlendirirken, “Maddeler dikkatle okunduğunda Suriye Kürtleri için bir diplomatik zafer” ifadesini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın daha önce Mazlum Abdi ve SDG’ye yönelik nefret söylemleri benimsediğini vurgulayan Çandar, Fidan’ın bu 8 maddelik uzlaşma hakkında ne düşündüğünü merak ettiğini belirtti.
‘Uzlaşma çok önceden sağlanabilirdi’
Çandar, paylaşımının devamında şunları kaydetti:
“Açın Dışişleri Bakanlığı sitesini, şunun şurasında 27 Ocak’ta Arap Al-Şark TV ile söyleşi yaptığını ve aşağıdaki sözleri söylediğini okuyacaksınız: ‘… Biliyorsunuz YPG, PKK’nin bir uzantısı… 2000’den fazla PKK’li uluslararası terörist, yabancı savaşçı PKK’nin saflarında, YPG saflarında SDG dediğimiz yapıyı yönetiyor. Şimdi bu aslında uluslararası kamuoyundan saklanan bir şey. Uluslararası kamuoyunun önüne Mazlum Abdi’yi çıkarıyorlar. Bu adam aslında PKK’nin bir alt organının yöneticisi… Dolayısıyla Suriye’de yeni dönemde bir terör örgütünün bu şekilde faaliyet göstermesi kabul edilemez…’
Dışişleri Bakanı Fidan, daha önceki gün Amman’da benzer açıklamalar yapıyordu…
Ne olacak şimdi? -Bir yandan- Fidan’ın toz kondurmadığı Ahmed el-Şaraa ile hedefe koyduğu Türkiye’de başına fidye konulan Mazlum Abdi, kucaklaştılar. Türkiye, bu uzlaşmayı bozmaya kalkacak mı?
Sağduyu hakim olsa, sağduyuya kulak verseler, el-Şaraa-Mazlum Abdi uzlaşması çok önceden sağlanabilir, Alevi katliamı da muhtemelen önlenebilirdi.
Umarım başta Hakan Fidan, iktidar sahipleri; Suriye’deki bu olumlu ve umut verici gelişmeden ders alırlar, yanlışlarını düzeltirler ve gerek Suriye’nin birliğine ve gerekse onunla yakından ilişkili Türkiye’nin birliğine katkıda bulunacak bir tavrı benimserler.”
‘Afrin’de geri dönüşlerin gerçekleşmesi gerekiyor’
Anlaşmanın maddelerine değinen Çandar, “8 maddelik anlaşmanın 5. maddesinde ‘Yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin şehirlerine ve köylerine dönmelerinin sağlanması ve Suriye devleti tarafından korunmalarının sağlanması’ hükmü yer alıyor. Bu durumda, 2018’de Türkiye ve bağlı güçlerinin askeri harekâtı sonrası nüfusunun yüzde 95’i Kürt olan ve bugün yüzde 40 dolayına düşmüş olan Afrin’de geri dönüşlerin gerçekleşmesi gerekiyor.” dedi.
‘SMO saldırılarının durması gerekiyor’
Çandar, 3. ve 4. maddelere ilişkin ise şunları ekledi:
“Silahlı çatışmaların sona erdirilmesi için Suriye’nin tüm topraklarında ateşkes ilân edilmesi”ni öngörüyor. Dolayısıyla, SMO’nun Türkiye desteğinde Teşrin Barajı’na ve Kobani çevresine saldırılarının durması gerekiyor.”
4. madde ‘Kürt toplumunun Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve vatandaşlık haklarının ve anayasal haklarının garanti altına alınması’nı hükme bağlıyor. Bu madde, Türkiye’nin anayasa hukukuna oranla, Kürt hakları bakımından daha ileri bir konumu ifade ediyor.”
‘Suriye’de uzlaşma, Türkiye’ye nefes aldırır’
Atılan imzaların Türkiye’deki barış süreciyle de bağlantılı olduğunu vurgulayan Çandar, “Barıştan yana olan herkes Suriye’de varılan bu önemli ve anlamlı anlaşmaya destek vermeli” diyerek şunları kaydetti:
“Elbette ki Suriye’de el-Şaraa ve Mazlum Abdi’nin attığı imzalar, Türkiye’deki umut verici sürecin serpintilerinin Suriye’nin üzerine yayılması sayesinde mümkün olabildi. Artık, PKK’nin silah bırakması ‘Suriye’de YPG’yi kapsıyor mu, kapsamıyor mu’ şeklindeki ‘meleklerin cinsiyeti’ tartışmasına da son veririz. Türkiye’de ve bölgemizde barıştan yana olan herkes ve bu arada iktidarıyla, muhalefetiyle Türkiye’nin tüm siyasi alanı, Suriye’de varılan bu önemli ve anlamlı anlaşmaya destek vermeli. Türkiye’nin iç barışı, etkisini Suriye’ye yayar; Suriye’de uzlaşma ve istikrar, Türkiye’ye nefes aldırır.”