Gazete Emek - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı Kobani Davası’nın duruşması görülüyor.
Demirtaş, duruşmaya Edirne Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Duruşma öncesi SEGBİS’le katılan avukat ve katılımcılar, babası Tahir Demirtaş’ı kaybeden Demirtaş’a başsağlığı dileğinde bulundu.
Demirtaş’ın savunması şöyle:
Savunmamı, emekçi Tahir ustaya, babama onun şahsında tüm emekçi anne ve babalara ithaf ediyorum."
(Bauman’dan 'Şu anda siyasetin eli kolu bağlı' cümlesini alıntı yaparak) Türkiye’de siyaset neden çöktü? Bizi hapse kim gönderdi? Bu dava vesilesiyle halkımızın tarihinin bir daha gün yüzüne çıkması için elimizden geleni yapacağız. Herkes elmanın düştüğünü gördü ama sadece Newton 'neden?' diye sordu. Biz de 'neden' diye soracağız. Neden bu saf kötülük? Bu dava vesile ile kötülüğün kaynağını anlatacağım.
Homo sapiens olarak bizler için her şey toplumsal yaşam ile başladı. Karnını doyurmak, neslini sürdürmek, hayatta kalmak gibi ilkel dertlerimiz vardı.(Biyolojik doğamız gereği) Molekül olarak bir arada durmak ve çoğalmak isteriz. Bu şekilde var olmak isteriz. Biz insanlarda moleküler olarak ölüm diye bir şey yoktur, sadece biçim değiştiririz. Köyler, kasabalar kurduk. Mülkiyeti getirdik. Eril güç zihniyetli medeniyetler kurduk. İlkel zamanlarda mandamıza serbest dolaşma hakkı varken biz kadınlarımızı dört duvara hapsettik. Medenileştik, böyle kötüleştik.
Sayın yargıç bize neden yargılanıyorsunuz diye sorarsanız size şöyle açıklayayım: Bizim halkımız karnını doyurmak, neslini sürdürmek, hayatta kalmak istiyor. Türkler de bu topraklara geldiğinde bunu istedi. Biyolojik açıdan baktığınızda herkes haklı ama herkes güçlü değil. Biyolojik olarak sadece güçlüler hayatta kalır. Bu olmasın diye kültürü yaratmıştık, hukuku, ahlakı yaratmıştık. Kültürel olarak biz (Kürtler) haklıyız. Gaspçı, zorba kültür ile etik sözleşmeleri ihlal edenlere karşı direndiğimiz için yargılanıyoruz.”
(Sömürgeciliği yansımaların kültürel ve siyasetteki etkilerini vurgulayarak) Bu dosyada bizim tutuklu kalmamız gerekiyor ki Cumhur İttifakı varlığını sürdürebilsin. Tutuklu kalalım ki Cumhur İttifakı uluslararası sermayede var olabilsin.”
ANLAŞMAYI BOZAN KÜRTLER DEĞİL'
Demirtaş, şöyle devam etti: “Sayın yargıçlar bize neden yargılanıyorsunuz diye sorarsanız size şöyle açıklayayım: Bizim halkımız karnını doyurmak, neslini sürdürmek, hayatta kalmak istiyor. Türkler de bunun için ana vatanım Kürdistan’a bin yıl önce geldi. Ana vatanım olan Kürdistan’ı işgal eden bu devlettir. Anlaşmayı bozan Kürtler değil Türklerdir. Hepimiz bu hataların bedelini ödüyoruz.”
'HDP TOPLUMA İYİ GELİYORDU’
"HDP doğruları anlatıyordu" diyen Demirtaş şöyle devam etti: "HDP, Doğru mesajı veriyordu. Ne yaptılar buna karşı? Bizi terörist ilan etmeleri gerekiyordu. Hain ilan etmeleri gerekiyordu. Travmaları büyüttü. Yanlış alarm verilmiştir sürekli. Bilerek yapan kimdir? Sömürgecilerdir. Hırsızlardır, talancılardır. Biyolojik olarak ihtiyacımız bellidir. Karnımızı doğurmak hayatta kalmaktır. Erdemliler kurallarını kim ihlal etti? İlan eden suçludur. Buradan saptığınız anda zalim olursunuz. Bu yüzden tarihin en önemli düsturu kendini bildir. Bilgeler, ermişler neden az konuşur? Bundan dolayı. Kendini bilir, bildiklerini anlatır. Bu yüzden her şeyi bildiğini zannedenler tehlikelidir. Neden bu kadar kötülük yapılabildiğini bu davada anlatıyoruz. Gözlerin içine baka baka bunlar yapılıyor. Bunun farkında olanlar erdemlidir. Bunun farkında olup gereğini yapmayanlar alçalmıştır. Ali Şeriati de, Hz. Muhammed de anlatıyordu. ‘Sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkacağız?’ karanlığa deniliyor.
Ülkemi çaldın, vatanımı çaldın. Ülkemin adını bile söyleyemiyorum. Kürdistan diyemiyorsun. Dersen, terörist ilan ediyorlar. Atatürk düşmanı, devlet düşmanı ilan ederim diyor. Bu dava erdemlerin ve kötülerin karşı karşıya olduğu davadır. Tarihte çok az böyle davalar olmuştur. Bir haklılığımı var. Haklılığımızın meşruiyetini buradan alıyoruz. Erdemi temsil ediyoruz. Bu zorba düzene karşı itirazdır."
Demirtaş'ın savunmasından öne çıkanlar şöyle:
HALKIMIZIN ONURUNU SAVUNDUK: Biz halkımızı savunduk. Onurunu savunduk. Devlet yönetimine de gelmedik. Buradaki Kürtlere sorun. Kim geldi devlet yönetimine. Belediyeleri yönettik, onu da aldılar elimizden. Türkçe tabelaları mı sildik? Bununla bizi suçlayabilir misiniz. Burada ‘Türkçe konuşulamaz’ diye suçlayabilir misiniz? Kürtçeyi yasakladılar. Kürtlerin binlerce yıllık renklerini yasakladılar. Kimin tavuğuna kış demişiz. Kimsin nesin, toprak bizim buğday bizim. Nereyi işgal ettik? Ankara’yı mı, Trabzonu mu işgal ettik? Anlatacağım kimler işgal ettiğini. Kürtlerin toprağını işgal etmişsin. Lafla itiraz etmek bile yasak. Saf kötülüğün kaynağı budur. Arkadaşlarımız suçsuz yere hapiste.
CAN ATALAY ÜZERİNDEN DAHA ÇOK AYM KARARLARINA UYMAYACAKLARI MESAJI VERİLİYOR: Bunlar secdeye giderken ihale düşünüyor. Bunları yapmak için hepimizin içeri girmesi gerekiyordu. Gezi tutsakları içeri girmesi gerekiyordu. Neden AYM kararları dinlenmiyor? Niye krize dönüştü? Çünkü bunu düşünüyorlar. Halk nasıl olsa ses çıkarmıyor. Can Atalay üzerinden daha çok hak ihlali karını uymayacaklarını mesajını veriyorlar. AYM bundan sonra vereceği başka hak ihlali kararına uymayacaklar. AYM’ye daha çok dava gelecek. İmar yasası vb. Bunları da uymayacaklar. Toplum bu şekilde alıştırıldı. Çünkü AYM’yi değiştiremiyorlar. Güçleri yetmiyor.
HEPİMİZ AYNI SIRALARDA OKUDUK: Hepimiz yoksul çocuklarıyız. Zengin savcı, hakim yok. Var mı? Aynı sıralarda okuduk. Babamızın gönderdiği harçlıklarla geçindik. Zengin çocuğu hakim, savcı olmaz. Uğraşmaz. Biz burada birbirimizi yargılıyoruz. Keşke vatan erdemlik üzerine kurulsa da hepimiz hizmet etseydik.