Gazete Emek - Diyarbakır'da Kurdish Barometer-Kürt Barometresi'nin tanıtım toplantısı geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Birçok akademisyen, siyasetçi ve gazetecinin davetli olduğu toplantıda, Kürt Barometresi'nin yaptığı ilk araştırmanın verileri de paylaşıldı. Veriler üzerine yapılan değerlendirmelerin ardından davetliler de fikirlerini paylaştı.
İLK ARAŞTIRMA İÇİN 20 İLDE 1492 KİŞİ İLE GÖRÜŞÜLDÜ
Kürt Barometresi'nin yaptığı ilk araştırmanın ana başlıkları şöyle: Kimlik, Kürt sorunu ve talepler, ayrımcılık pratikleri ve hisler, siyaset, ana dil, popüler kültür. Araştırma, 20 ilde 1492 kişiyle yüz yüze anketlerle yapıldı.
Kürt Barometresi'nin yaptığı araştırmanın önemli konularından biri anadilinde eğitim talebiyle ilgiliydi. Anadilinde eğitimle ilgili sorulan "Sizce anadili Türkçe değil de Kurmanci/Zazaki olanlar için okullarda eğitim dili nasıl olmalı?” sorusunu katılımcıların yüzde 44,1’i “Eğitim iki dilli olmalı, hem Türkçe hem de anadilde eğitim verilmeli” şeklinde yanıtladı.
Aynı soruya katılımcıların yüzde 27’si “Eğitim dili Türkçe olmalı, anadil okulda ayrıca öğretilmeli”, yüzde 19,2’si “Eğitim dili Türkçe olmalı, okulda anadili öğretmeye de gerek yok”, yüzde 9’u ise “Eğitim dili sadece anadil (Kurmanci/Zazaki) olmalı” cevabını verdi.
KÜRT SORUNU VAR MIDIR YOK MUDUR?
"Barış sürecinin" akamete uğramasının ardından iktidar cenahı Kürt sorununun bittiğini iddia ediyor. Ancak malum, 2015'ten bu yana sorunun güvenlikçi politikalara emanet edildiği ve giderek katmerleştiği gözlemleniyor.
Anket sonucu da bunu gösterir nitelikte. “Kürt sorunu var mı?” sorusuna, “Evet, Kürt sorunu / Kürt meselesi var” yanıtı verenlerin oranı yüzde 51,5 oranında. “Kürt sorunu yok ama Kürtler’in sorunları var” diyenlerin oranı yüzde 16,3, “Hayır, Kürt sorunu olduğunu düşünmüyorum” diyenlerin oranı ise yüzde 15 çıktı.
Kürt sorununun kaynağına ise katılanların yüzde 51,6’sı “Kürt kimliğinin tanınmaması”, yüzde 49,6’sı “Devletin Kürtler’e ayrımcılık yapması”, yüzde 22’si “Kürtler’in ayrı bir devlet kurmak istemesi”, yüzde 18’i “Kürt illerinin ekonomik geri kalmış olması” cevabını verdi.
Anket sorularına yanıt verenlerin yüzde 48’ine göre “Türkler ile Kürtler devlet nezdinde eşit değil.” Eşitlik olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 28’lerde kaldı.
KÜRTLER AYRIMCILIĞA UĞRUYOR
Araştırmanın konularından biri de Kürt kimliğine ne oranda sahip çıkıldığıyla ilgili oldu. Buna göre Kürt kimliğini sahiplenme oranı yüzde 67,4. Kürt kimliğinin benimsenmesi, gençlerde, öğrencilerde, esnafta ve üst gelir grubunda ortalamadan daha yüksek olduğuna dikkat çekiliyor. Orta sınıf ve memurlarda ise bu oranın daha düşük olduğu görülüyor.
Araştırmaya göre ayrımcılıkla ilgili ortaya çıkan bir diğer veri ise ayrımcılığa uğrayanların yarıya yakınının kendini Türkiye’ye ait hissetmediği oldu.
Araştırmaya göre Kürtlerin yüzde 60'a yakını Kürt kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğradığını düşünürken, bu oran, Kürt kimliğine sahiplenme oranı güçlendikçe artıyor.
KÜRTLER SİYASETTEN UZAKLAŞIYOR MU?
Kürtlerin politik bir halk olduğu her fırsatta dile getiriliyor. Ancak araştırmaya göre son yıllarda Kürtler siyasetten uzaklaşma eğiliminde. Toplantıda veriler üzerine tartışanların bir kısmı bunun doğru olmadığını ifade ederken bir kısmı da siyasetten uzaklaşmanın nedenlerini gündeme getirdi.
Kürt Çalışmaları Merkezi'nden Dr. Uğraş Ulaş Tolunay konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyle oldu: "2013 yılındaki araştırmamızda Kürt seçmen iki kutup arasında sıkışmış durumdaydı. Kürt seçmen davranış hali AK Parti ve Kürt hareketi arasındaydı. Bunun değişmekte olduğunu görüyoruz. Bu kutuplar arasında daha ara kategoriler oluşuyor, sandığa gitmeme gibi davranışlar görüyoruz ya da destekleyenlerin şerhlerle desteklediğini görüyoruz. Özellikle de eğitim seviyesi yüksek Kürtlerde siyasi davranışta çeşitlenme var. Bununla bağlı olarak, Kürtlerin politikadan uzaklaştığını görüyoruz bir 5-10 yıl öncesine göre. Geçmişteki gözlemlerimizde daha özgüvenli ve geleceğe, siyasete daha umutla bakan, daha politik bir Kürt nüfus vardı. Bugün daha umutsuz, daha özgüvensiz ve Kürt siyaseti dahil siyasete ilgisi düşmüş bir Kürt nüfus görüyoruz. Sivil toplumunun de geçmişe göre daha az faal olduğunu görüyoruz."
Prof. Dr Mesut Yemen'in konuyla ilgili söylediklerini de şöyle özetlemek mümkün: "Depolitizasyon ile ilgili HDP ve AK Parti’den uzaklaşma görüyoruz. Kürtler içinde önemli bir kesimde bir millet olarak kendileri hakkında değil belki ama Türkiye için karamsarlaşma var gibi gözüküyor."
Diyarbakır'da kurulan Kürt Barometresi, kendisini şöyle tanımlıyor:
"-Akademisyen, sivil toplumcu ve araştırmacılardan oluşan bir merkez.
-Akademi dışında akademik çalışmalar yürütür.
-Kürt toplumunun toplumsal değişim ve dönüşümü anlamak ve anlaşılmasını sağlamak
üzere içeriden bilgi üretir.
-Kürtlerin görüş, kanaat, beklenti ve taleplerini kamuoyu araştırmaları yoluyla izler, güncelliği gözetir.
-Non-profit bir merkezdir. Tarafsız ve bağımsızdır."
Kürt Barometresi, çalışma alanlarını ise şöyle tarif ediyor:
"-Kürt toplumunun kimlik, tutum, duygu, kültür dil gibi alanlarda çoğulculuğu gözeten, içeriden bir izleme mekanizması kurmak,
-Ülkelerin resmi verileri içinde görünmezleşen Kürtlere ilişkin içeriden bir veri bankası oluşturmak,
-Farklı ülkelerin egemenliğinde yaşayan Kürtler arasındaki benzerlik ve farklılıkları görmek,
-Karar alıcılar, akademi, medya vs. için rehber olmak,
-Arab Barometer, Euro Barometer vb. örneklerin yanına nitelikli bir Kurdish Barometer koymak.
-Türkiye, Irak, İran, Suriye ve Avrupa’da yürütülecek."