HABER: MUHİTTİN BOTAN
 

Gazete Emek - Ekonomik krizler süreçlerinde en çok başvurulan yönetemin, geçim sağlanamadığından, direkt çocuk emeğin üzerinden sorunun çözümü olduğunu söyleyen Atabay, “Çok sayıda öğrencimiz okula devam etmeyebilir” dedi.

Eğitim öğretimde 2023-2024 döneminin başlaması ile birlikte eğitimde yaşanan sorunlar da tekrardan masaya gelmeye başladı. Eğitim Sen Van Şube Başkanı Murat Atabay, eğitim alanında yaşanan sorunların her zamankinden çok daha büyük olduğuna dikkat çekerek, “bu dönem yaşanan sorunları genel olarak üç başlık altında toplamamız mümtündür. Bunlar; öğrenci-veli sorunları, eğitim emekçilerinin yaşadıkları sorunlar ve bunların dışında kalan okulların fiziki yapılarından kaynaklanan problemler” şeklinde tespitlerde bulundu. 
 

‘ÖĞRENCİLERİN SADECE YEMEK İHTİYACI DEĞİL TÜM İHTİYAÇLARI KARŞILANMALI’

Ekonomik krizin eğitim öğretimi her zamankinden daha fazla olumsuz etkilediğine dikkat çeken Atabay, “Bir önceki yıl ile kıyasladığımızda, geçen yıl velilerimizin alım gücü biraz daha iyiydi. Bundan dolayı temel taleplerimizden bir tanesi, çocuklara bir öğün yemek verilmesi talebiydi. Ancak ekonomik koşullar ve veliremizin alım gücü çok düştü. Bundan dolayı bırakalım çocukların yiyecek ihtiyaçlarını karşılamayı, hiçbir ihtiyacını karşılayamayacak duruma geldiler. Bu durum gözetilerekçocukların başta yemek ihtiyaçları olmak üzere, kırtasiye, kitap, giyecek, servis ücretlerinin de karşılanması gerekiyor. Çünkü karşı karşıya bulunduğumuz kriz öylesine basit bir kriz değil” dedi.

Sağlıklı bir eğitimin olabilmesi için çocukların ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini kaydeden Atabay, “aksi durumda çocuklar önemli oranda eğitimden kopmasalar da eğitimden orta derecede bile olsa verim alamayacaklardır” ifadelerini kullandı.

EKONOMİK KRİZ SÜREÇLERİNDE EN ÇOK ÇOCUKLARIN EMEĞİ ÜZERİNDE TASARRUFTA BULUNULUYOR’

Yaşanan ekonomik krizin ciddi derecede çocukların eğitimden uzaklaşması ile sonuçlanabileceğine dikkat çeken Atabay, “ailelerin alım güçleri düştüğünden, annenin veya babanın kazandığı ücret tek başına aile geçimi için yeterli olmadığından, çocuğun okuldan alınması ve çalışma hayatına sürülmesi gündeme gelebiliyor. Böylece çocuktan kaynaklı gider kalemleri ortadan kalkarken, alt düzeyde de olsa çzocuktan yana aile ekonomisine girdide de bulunulmuş oluyor. Bu gibi ekonomik kriz süreçlerinin böylesine tehlikeli ve trajiek yanları da var” şeklinde konuştu. 

Bunun ciddi bir sorun teşkil ettiğini belirten Atabay, “mutlaka bunun için gerekli önlemlerin alınması, en azından çocukların okul ihtiyaçlarının karışlanması bir nebze de olsa sorunun çözümü için yeterli olabilir” talebinde bulundu. 

‘DAĞITILAN KİTAPLAR NİTELİKTEN UZAK, İHTİYAÇLARA CEVAP VERMİYOR’

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dağıtılan kitaplara da değinen Atabay, “çok büyük masraflar yapılarak kitaplar hazırlanılıyor. Bu kitaplara harcanan paralar, maalesef karşılığını bulmuyor. Çünkü ihtiyaçlara cevap verme niteliğinden oldukça uzak. Bir de bizim de hiçbir şekilde tasvip etmediğimiz bir yarış başlatılmış durumda. Öğrenciler ve öğretmenler arasındaki bu yarış, öğrencileri de velileri de ve maalesef öğretmenleri de oldukça zorlamaktadır. Bunun sonucunda öğretmenler de mecburen kendi sınıfının başarılı olabilmesi için velilerden daha nitelikli kaynak almalarını istemektedir. Çünkü verilen kaynaklar nitelikten oldukça uzak. Bu da velilere ek bir yük bindiriyor. Bir de bakanlığın hazırladığı kitaplar üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, ideolojik saiklerle hazırlandığı, yer yer çocukların yaş ve psikolojilerinin hesaba katılmadığı, gelişim sağlığına dikkat edilmediği gözlemlenmiştir. Bunu bilen öğretmenler de, kendilerine verilen kitaplarla başarıyı yakalamayacaklarını, kendi sınıfını başarılı bir düzeye çekemeyeceğini bildiklerinden ek kaynak istemekteler. Haliyle bunu yaptıklarında da kimi tepkilerle karşı karşıya kalmaları da kaçınılmaz oluyor” dedi. 

‘KAYYIM BELERİYESİNİN HAZIRLADIĞI KİTAPLAR DA İNCELENEMİYOR’

Van’da, Van Belediye Kayyımının, ‘Van Projesi’ adı altında hazırladığı kitapların da dar bir  komisyon tarafından incelenmesinin istendiği, ancak komisyonun hazırlanan tüm kitapları incelemesinin son derece zor olduğunu belirten Atabay, “bu kitapları inceleyebilmek için daha geniş bir komisyonun kurulmasına ihtiyaç vardır. Dolayısıyla belirnen komisyon olarak kitapları inceleyemiyor. Yapılan incelemeler sonucunda da kitaplarda bir takım hataların ve yanlışların olduğu görülmektedir. Bunlardan birkaç tanesi, çocukların yaşlarının gözetilmemesi, gelişim düzeylerine dikkat edilmemesi, kimi şeyleri normalleştirmeleri gibi bir takım hatalar sıralanabilir. Tabi, dediğimiz gibi, komisyon tamamına yetişemediğinden sağlıklı bir inceleme yapılamamaktadır” dedi. 

‘YAPILMASI GEREKEN KÜTÜPHANELERİN GÜÇLENDİRİLMESİDİR’

Birilerine para kazandırmak için kitap bastırmak yerine, okullara kütüphane açılması ve bu kütüphanelerin güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Atabay, “okullarda bulunan kütüphaneler güçlendirilir ve yatırımlar bu kütüphanelere yapılırsa çocuklar açısından çok daha sağlıklı bir şey ortaya çıkar” ifadelerini kullandı. 

‘EKONOMİK KRİZ ÖĞRETMENLERİ EV İLE OKUL ARASINDA YAŞAMAYA MAHKUM ETTİ’

Yaşanan ekonomik krizin sadece veli ve öğrencileri olumsuz etkilemediğine dikkat çeken Atabay, “gün geçtikçe eğitim emekçilerinin de alım güçleri düşüyor. Eşlerin her ikisi dahi çalışsa yine de ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemektedir. Öretmenler ev ile okul arasında yaşamaya mahkum oldular. Öğretmenler ay sonunu getirebilmek için kurslara başvurmak durumunda kalıyor. DYK kursları vs. Böylece hafta sonları da çalışmak durumunda kalan öğretmen arkadaşlarımız, tüm sosyal etkinliklerini askıya almakla kalmıyor, kendi aileleri ile de zaman geçiremez duruma gelmişliyorlar. Bu, bir aşamadan sonra verimsizliğe yol açmaktadır. Bu denli sorun ve sıkıntı ile boğuşyan eğitim emekçilerinin ne denli eğitime yoğunlaşabilecekleri de ortadadır” şeklinde konuştu. Atabay, öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin mutlu olabilecekleri bir eğitim ortamının ancak başarıyı getirebileceğini hatırlatarak, “bunun dışında sadece bir yarış ortamı oluşturulmuş olunur. Sınıflarını birinci yapabilmek için yarışan öğretmenler, çocuklarının iyi bir puan alması ve iyi bir okula gidebilmesi için yarışan ve çırpınan veliler ve daha iyi bir okula gidebilmek ve daha iyi bir karneye sahip olabilmek için çalışan ve ter döken çocuklar… bu eğitim sistemi görüldüğü üzere herkese kaybettiriyor” şeklinde konuştu. 

‘ÖĞRETMENLER AKP KADROLAŞMASI VE MOBBİNGE MARUZ KALIYORLAR’

Yaşanan sorunların ötesinde öğretmenlerin bir de kadrolaşma ve mobbinge de maruz kaldığını söyleyen Atabay, “öğretmenler belli sendikalara yönlendiriliyor. Bunu kabul etmeyenler mobbinge maruz kalıyor. Haliyle tüm bunlar bir araya geldiğinde eğitimde nitelik epey düşüyor. Hemen herkeste gelecek kaygısı oluşmaya başlıyor. İşini severek yapanların sayısı da gün geçtikçe azalıyor. Bir ülke için belki de en büyük talihsizlik, öğretmenlerin işlerini severek yapmamaları, soğumaları ve gelecek kaygısı yaşamalarıdır” değerlendirmesini yaptı. 

‘EĞİTİM ÖĞRETİMİN BAŞLAMASINA KISA BİR ZAMAN KALA OKULLARDA TADİLAT BAŞLADI’

Her yıl olduğu gibi bu yıl da eğitim ve öğretimin başlamasına kısa bir süre kala okullarda tadilat işlerinin başladığına dikkat çeken Atabay, “okullar eğitime hazır hale getirilemeden okullar açılmış olacak. Birçok okul eğitim ve öğretime hazır halde değil şuan. Peki bu çocuklar nerede eğitim görecekler? Tüm yaz tatili boyunca neden gerekli ödenekler çıkartılmadı da okulların açılmasına az bir süre kala boya badan ve diğer tadilat işlerine başlanıyor?” eleştirisini yöneltti. 

Yeni okulların yapılmasının bir ihtiyaç olduğunu, ancak yapılan okullar ile birlikte okulların bahçelerinin yok edildiğini, çocukların ortak alan diye bir alanlarının kalmadığını, kalsa bile bunun son derece yetersiz oludğunu söyleyen Atabay, “çok büyk miktarda öğrenci dar bir alana sıkıştırılıyor. Çocuklar burada gerekli etkinlikleri gerçekleştiremiyor. Okul dediğiniz, labaratuvarı olmalı, oyun sahası olmalı, spor sahası olmalı, kütüphanesi olmalı vs. Ancak tüm bunları kısarak bina dikiyorlar, bu da eğitimi olumsuz etkileyen büyük bir faktördür” dedi. 

‘OKUL KIYAFETLERİNDEKİ TEKELLEŞME VELİLERİ ÇERESİZ HALE GETİRİYOR’

Yaşanan hayat pahalılığının kendilerini oldukça zorladığını belirten öğrenci velisi Fuat Özdemir de okul formalarındaki tekelleşmeye dikkat çekti. Özdemir, “Yaşanan fahiş fiyat artışları okul masraflarının da birkaç kat artmasına neden oldu. Her kes gibi, velilerin de gelirleri düşerken, giderleri de bir hayli arttı. Yani velilerin alım gücünde ciddi düzeyde düşüş meydana geldi. Ayrıca kimi alanlarda yaşanan tekelleşme ise velilerin elini kolunu bağlıyor. Bunların başında da okul formaları geliyor. Sadece birkaç yerden forma alma olanağımız oluyor. Onlar da istedikleri fiyatı koyuyorlar. Bir iki parçaya bin TL’ye varan paralar istiyorlar” şeklinde konuştu.

Aynı şeyin ek kaynaklar için de geçerli olduğunu söyleyen Özdemir, “Milli Eğitim tarafından verilen kaynaklar var, fakat çok yetersiz olduğunden öğretmenler ek kaynak istemek zorunda kalıyorlar. Burada da bir tekelleşme oluyor, benim iki tane öğrencim var, neye nasıl yetişeceğimi bilmiyorum. Durumu bizden çok daha kötü olan insanların varlığı da göz önünde bulundurulacak olursa, çok vahim bir tablo ile karşı karşıya kaldığmız gerçeği ortaya çıkıyor” dedi. 

‘GEÇEN YIL BİLE OKULA İÇ GİDEN ÇOCUKLAR VARDI’

Çocukların beslenme sorununun çok ciddi bir sorun olduğunu kaydeden Özdemir, “geçen yıl bile basına yansıdı, kimi çocuklar açlıktan bayılmış! Bu yıl alım gücü çok daha fazla düştüğünden, acaba nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalacağız? Yetkililerin mutlama bu işe eğilmesi gerekiyor. En başta çocukların beslenme sorununun çözülmesi, ardından da kırtasiye ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması için bir takım adımların atılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

Çocukların sağlıklı beslenmesi hususunu bir kenara bırakmak zorunda kaldıklarını da söyleyen Özdemir, “veliler olarak artık çocuklarımızın karnı aç mı, değil mi onun derdine düşmüşüz. Yani dengeli beslenmesi gereken çocuklarımız maalesef dengeli beslenemiyor. En uygun fiyatlı malzemeyi nereden alabiliriz arayışına düşmüşüz! Bunu yaparken, bazen çocuklar açısından sağlıklı olmayan malzemeleri almakan da korkmuyor değiliz. Çünkü yetkililerin sıklıkla yaptıkları uyarılar var; uygun fiyatlı kimi malzemelerin çocukların sağlığını ciddi düzeyde tehdit edebileceği belirtiliyor. Açıkçası iki arada bir derede kalmışız. Bizim artüık en büyük derdimiz, içinde bulunduğumuz koşullar çerçevesinde, çok olağanüstü bir çaba ile çocuklarımızı okula göndermektir. Bu kapsamda veliler olarak eskisine nazaran çok daha olağanüstü bir çaba sergiliyoru” açıklamasını yaptı.