Gazete Emek - Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) bugün İstanbul Kartal Meydanı'nda “Emeklilere insanca yaşam, emeklilikte adalet” sloganıyla miting düzenledi.

Programda, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, DİSK Emekli Sen Genel Sekreteri Fikri Kalender, İstanbul Tabip Odası Emekli Hekimler Komisyonu Başkanı Dr. Erdinç Köksal, Emeklilikte Adalet Arayanlar Derneği Başkanı Gökçe Kurtulmuş, Emeklilikte Adalet Derneği Başkanı Mihriban Uğurlu, Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve Emekliler Federasyonu (EYT-EF) Başkanı Arzu Lastikçi emeklilerin sorun ve taleplerini dile getiren konuşmalar yaptı.

Mitingde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

HÂLÂ EMEKLİ AYLIĞI BAĞLANMAYAN BİNLERCE ARKADAŞIMIZ VAR: Burası emeğin, emeklinin, dayanışmanın, emeğine, ekmeğine sahip çıkanların meydanı. Bu meydana irademizi koyacağız ve bu meydandaki iradeyi bütün Türkiye’de yan yana, omuz omuza büyüteceğimizin sözünü vereceğiz. Bu ülkede 1999 ve 2008 yıllarında yapılan düzenlemelerle bir yandan emekli olmak zorlaştı, büyük bir mağduriyet oluştu. Yıllarca mücadelesini verdik. Ne olursa olsun çıkarmayacağız dediler, maliyet dediler, yük dediler ama emeklilikte yaşa takılanlar emekliliğin bir hak olduğu bilinciyle, kararlılıkla bu mücadeleyi büyüttü ve en son bir düzenleme yapıldı. Hâlâ emekli aylığı bağlanmayan binlerce arkadaşımız var. Dönemin Bakanı çıktı, dedi ki: ‘1999 öncesi hakları teslim edeceğiz, 5 bin gün yeterli olacak.’ Arkadaşlarımız kredi aldı, borçlandı. Sonra unutuldu ve büyük bir mağduriyet ortaya çıktı.

ÖVÜNÜLMESİ GEREKEN DEĞİL, UTANILMASI GEREKEN BİR İTİRAF: Devleti yöneten hükümet, sosyal güvenlikte belli düzenlemeler yapabilir ama 2000’ler sonrası çok sert bir geçiş yapıldığı için bir günde emekliliği 17-18 yıl geciken büyük bir mağduriyet ortaya çıktı. Çalıştığı, alın teri döktüğü halde çırak ve staj sigortası olan arkadaşlarımız sayılmadığı için onların emeklilik hakkı da teslim edilmedi. 2008 yılında AKP’nin çıkardığı 5510 sayılı yasayla emekli aylıkları sistematik bir biçimde düşürüldü. Aylık bağlanma oranı, katsayılar düşürüldü; bu ülkeyi yıllarca omuzlarında taşıyan emeklilerin milli gelirden aldığı pay düşürüldü. O zaman söyledik: ‘Çok değil 5-10 yıl sonra emekli aylıkları asgari ücretin yarısına düşer.’ İşte bugün, 10 milyona yakın emekli, bir ucube sistem olarak uydurulan hazineden tamamlanarak 7 bin 500 lira emekli aylığına mahkum edildi. Bir de utanmadan, sıkılmadan bu ucube sistemi ilk icat ettikleri günden itibaren en düşük emekli aylığını 7 bin 500 lira yaptık diyorlar. Bu söylem, ülkeyi yöneten siyasi iktidar açısından övünülmesi gereken değil, utanılması gereken bir itiraftır. Bir ülke için emekliler asla maliyet değildir. Bir ülke emeklisini nasıl yaşatıyorsa gençlerine de o geleceği vadetmektedir. Bir ülkenin emeklisini nasıl yaşattığı o ülkenin ancak gururudur. Türkiye bunu hak etmiyor.

EMEKLİLER, BAYRAMDAN BAYRAMA HATIRLANACAK İNSANLAR DEĞİL: Dini bayramlarda iki ikramiye başladı. Önce 2018’de 1000 lira, 2021’de 1100 lira ve 5 sene sonra, 2023’te 2 bin lira yaptılar. Yüzde 100 artırdık dediler ama aynı dönemde sadece gıda enflasyonu TÜİK’in yalan rakamlarıyla bile yüzde 400 artmıştı. Emekliler, bayramdan bayrama hatırlanacak insanlar değildir. Emekli olamayanları bir yük olarak görenlere, emeklileri 7 bin 500 lirayla yaşamaya mahkum edenlere diyoruz ki: Yıllarca çalıştık, ürettik, alın teri döktük ve hakkımız olanı istiyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz, hakkımız olanı alana kadar da hep birlikte mücadele edeceğiz. Bugün AKP hükümetinin, Cumhur İttifakı’nın ve onların ortaklarının emekli maaşlarını bir cep harçlığına dönüştürdüğü bu sistemi asla kabul etmediğimizi bir kez daha haykırıyoruz.

ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOK, TAZMİNATI VERMEK YOK: Orta Vadeli Program’da (OVP) bir yandan ‘kişilerin istihdamda uzun süre kalması’ denilerek bugün emeklilikte adalet, kademeli geçiş, eşitlik isteyenlerin taleplerinin hiç de gündemde olmadıklarını söylüyorlar. OVP’de aynı zamanda tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında bir yandan sosyal güvenlik sistemini özelleştirmeyi, diğer taraftan da en temel kazanılmış hakkımız olan kıdem tazminatına el uzatmayı söylüyorlar. Buradan hep birlikte söyleyelim: Ölmek var, dönmek yok, tazminatı vermek yok. Kıdem tazminatı, Türkiye işçi sınıfının yaklaşık 90 yıllık kazanılmış en köklü haklarından bir tanesidir. Ve bu ülkede 47 yıldır kıdem tazminatını çeşitli biçimler altında; fona devrederek, tamamlayıcı emeklilik sistemi, bireysel emeklilik sistemi gibi gasp etmeyi, ortadan kaldırmayı hedefleyen çok girişim oldu, bunları söyleyen çok bakanlar, başbakanlar gördük biz. Ama onların hepsi Türkiye işçi sınıfının, sendikaların ve DİSK’in duvarlarına çarpıp geri döndüler. Yeniden gündeme getirirlerse DİSK olarak tüm gücümüzle, sonuna kadar savunacağız. Kıdem tazminatı; çocuklarımızın emanetidir, son kalemizdir, kırmızı çizgimizdir, asla teslim etmeyeceğiz. Ülkeyi yöneten iktidara çağrımız şudur: Kıdem tazminatını fona devretme rüyanızdan artık vazgeçin. Kıdem tazminatı defterini bir daha açmamak üzere kapatın.

SAKIN OLA BİZLERİ OYALAMAYA KALKMAYIN: Sizin OVP’niz varsa emeğin mücadele programı var. Emekli maaşlarının insanca yaşanacak düzeye yükseltilmesi için, son nefesimize kadar insanca yaşayacağımız bir ücret için, başta sağlık hakkı olmak üzere sosyal haklarımız için hep birlikte yan yana mücadele edeceğiz. Tek yürek, tek yumruk olacağız. Sakın ola umutsuzluğa kapılmayalım. Umut burada, biz varsak umut var, emek varsa umut var, bu meydan varsa umut var. İktidara diyoruz ki: Sakın ola bizleri oyalamaya kalkmayın. Ekimmiş, kasımmış, aralıkmış, 2024’müş geçin bunları, emeklilerin bir gün, bir saat bile bekleyecek tahammülü kalmadı. İstedikleri zaman bir yazıyla, kararnameyle, bir anda KDV’yi, ÖTV’yi artıranlar, şirketlerin vergi borçlarını affedenler, Kur Koruma Mevduat’ı (KKM) getirerek cebimizdeki paraya el uzatanlara sesleniyoruz: Mesele işçiye, emekçiye, emekliye geldiğinde hep çalışmalar devam ediyor. Emeklilikte insanca yaşamak haktır ve bunu sağlamak da devleti yöneten iktidarın görevidir, sorumluluğudur. Siz vermiyorsanız biz alacağız. Gelirde, vergide, emeklilikte, memlekette adaleti hep birlikte egemen kılacağız. Ve inanıyoruz, biliyoruz ki: ‘Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle, işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet.'"