İktidar medyasına göre DEM Parti’den İmralı’ya gidecek 3 isim belli oldu İktidar medyasına göre DEM Parti’den İmralı’ya gidecek 3 isim belli oldu

Gazete Emek- Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasının ardından 23 Nisan 2009'da Hakkari'deki protestolarda 14 yaşındaki Seyfullah Turan’ı silah dipçiğiyle kafasına vurarak ağır yaralayan özel harekat polisi Bahadır Turan'a 'nitelikli yaralama' suçundan verilen 6 yıl 3 aylık ceza Yargıtay tarafından onandı. Turan, 15 yıl sonra tutuklanarak Üsküdar Paşakapısı Kapalı Cezaevine konuldu.

'HAKKANİYETE UYGUN ADİL BİR YARGILANMA YAPILMADI'

Artı Gerçek'e konuşan mağdur Seyfullah Turan'ın avukatı, eski Van Barosu Başkanı Murat Timur, 15 yıllık hukuk mücadelesini anlattı:

"Türkiye’de insan hakları ihlallerine yönelik cezasızlık politikası önemli bir sorun olarak güncelliğini hâlâ koruyor. Özellikle ağır insan hakları ihlallerinin cezasız kalması yeni ihlallerin oluşumunda önemli bir faktör. Bu dosyamızda da sanık polis memurunun cezasız kalması için başta görevsizlik, yetkisizlik ve dava nakli olmak üzere tüm argümanlar yargı kurumları tarafından kullanıldı. Sanığın kamu görevlisi olduğu yargılamalarda, mahkemelerin etkin bir soruşturma ve adil bir yargılamada istekli davranmadıkları yargı pratiğinde sık karşılaştığımız bir durum. Bu yaklaşım ihlallerin faillerine hoşgörü ile yaklaşıldığını ortaya koyuyor. Bu hoşgörü yeni ihlallerin artarak devamında önemli bir rol oynuyor. Nitekim bu dosyada sanığın kısa süre içerisinde kapalı cezaevinden açık cezaevine, oradan da denetimli serbestlik kurumu ile normal yaşamına devam edeceği bilinmekte. Bu sebeple mahkemece hakkaniyete uygun adil bir yargılama yapıldığını söylemek mümkün değil.”

'DAVA NAKLEDİLEREK, GÖREVSİZLİK KARARLARIYLA YARGILAMA YILLARCA UZATILDI'

Davanın uzun süre ilden ile nakledilerek görevsizlik kararlarıyla uzatıldığına dikkat çeken Timur, "Davanın naklini gerektirecek bir koşul olmamasına rağmen mağdur ve yakınları ile avukatlarının davayı takip etmesini zorlaştırmak için 1500 kilometre uzaklıktaki Isparta'ya davanın nakledilmesi gerek siyasi gerek yargı makamlarının cezasızlık politikasını açıkça ortaya koymaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen bu defa 650 kilometre mesafedeki Elazığ'a yargılamanın alınması, bu illerdeki mahkemelerin görevsizlik kararlarıyla uzun bir süre yargılama yapmaması, yargı kurumlarının Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını uygulama konusunda istekli davranmadıklarını göstermektedir. Sonuç olarak siyasi iktidarın ve yargı kurumlarının cezasızlık politikasına karşı mağdur vekilleri olarak yaklaşık 15 yıldır hukuk mücadelesi vermekteyiz. Siyasallaşmış bir yargıdan adil bir yargılamanın, kararın çıkması mümkün olmamakla birlikte hukuk mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

'İŞKENCE VE KASTEN ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜSTEN CEZA VERİLMELİYDİ'

Sanığa 'nitelikli yaralama' suçundan ceza verilmesini eleştiren Timur, "Mahkeme tarafından hüküm en baştan yanlış kuruldu. Mağdur çocuğun maruz kaldığı şiddetin ağırlığı ve acilen gerçekleştirilen tıbbi operasyon sonucunda hayata döndürülebilmiş olması dikkate alındığında eylemin potansiyel olarak öldürücü bir niteliğe sahip olduğu açıktır. Dolayısıyla mahkemenin suç nitelemesi hatalı olup sanık polis memuru hakkında 'işkence' ve 'kasten öldürmeye teşebbüs'ten hüküm kurulması gerekirdi” dedi.

'CAYDIRICI BİR CEZA VERİLMEDİ'

Sanığa emsal bir ceza verilmediğini vurgulayan Timur, "Politik yargılamalarda alınan basit cezanın tamamını cezaevinde infaz etmeye çalışan siyasal yargı, polis memurunun aldığı cezada ise korumacı bir yaklaşım ile sanığın kısa sürede cezaevinden tahliyesini sağlayabilecek. Bu sebeple dosyamızın başka dosyalar bakımından caydırıcı bir niteliği olacağını düşünmemekteyiz. Esasen siyasal iktidarın ve yargı kurumunun cezasızlık politikası devam ettiği sürece Türkiye’de ağır insan hakları ihlalleri artarak devam edecek. Bu da yargıya olan güveni dip noktaya düşürmekte" diye konuştu.

NE OLMUŞTU?

Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasının ardından 23 Nisan 2009'da yapılan protestolarda özel harekat polis Bahadır Turan, 14 yaşındaki Seyfullah Turan’ı silah dipçiğiyle kafasına vurarak, ağır yaraladı. Turan, günlerce yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi.

İLK YARGILAMADA PARA CEZASI VERİLDİ

Polis memuru Bahadır Turan hakkında 'kasten öldürmeye teşebbüs ve işkence' suçundan açılan dava 'güvenlik' gerekçesiyle Isparta 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi'ne nakledildi. 'Polisin meşru müdafaa halinde ve psikolojisinin bozuk olduğu, zor kullanma yetkisini kullandığı' gerekçesiyle Turan'da 6 ay 7 gün hapis cezası verildi. Bu ceza 2 yılın altında olduğu gerekçesiyle para cezasına çevrildi.

AYM KARARI BOZDU

Mağdur Seyfullah Turan’ın avukatları, kararın Yargıtay tarafından onanması üzerine 2014’te AYM'ye başvurdu. Yaklaşık üç yıl sonra başvuruyu karara bağlayan yüksek mahkeme, 9 Kasım 2017'da Seyfullah Turan’ın 'işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine' ilişkin başvurusunu kabul edilemez buldu. Turan’ın 'yaşam hakkının ihlal edildiğine' ilişkin başvurusunu kabul eden AYM, yeniden yargılama kararı verdi.

YARGITAY 6 YIL 3 AYLIK CEZAYI ONADI

AYM’nin davanın yakın bir kentte görülmesi hükmü üzerine yargılama Elazığ’a nakledildi. Sanık polise bu kez 5 yıl hapis cezası verildi. Seyfullah Turan’ın avukatları Murat Timur ve Münip Ermiş, bu kez sanık polisin 'öldürmeye teşebbüs' suçundan cezalandırılması talebiyle İstinaf Mahkemesi’ne başvurdu. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, cezayı az bularak yerel mahkemeye gönderdi. Yeniden yapılan yargılamada Elâzığ 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık polis Bahadır’a 'nitelikli yaralama' suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Sanık, cezanın Yargıtay tarafından onanmasının ardından cezaevine girdi.



 

Kaynak: Artı Gerçek