Gazete Emek - Son dönemde ‘değişim’ tartışmalarının gündemindeki CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Merkez Bankası’nın iki kez faiz artırmasına ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın geçen haftaki enflasyon raporu sunumunu ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in performansını değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu; gazeteci, yazar Murat Yetkin’e yaptığı açıklamada, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın açıkladığı son enflasyon raporuyla TCMB’nin “uzun zaman sonra nihayet asli görevini hatırlamış göründüğünü söyledi.
Kılıçdaroğlu, Erkan’ın açıkladığı yüzde 58’lik yıl sonu enflasyon beklentisini ise yüzde 70 öngören analizlerin altında olmasına rağmen daha gerçekçi bulduğunu buna karşı özellikle “kademelendirme” ve Kur korumalı Mevduat (KKM) gibi konularda yanlış ve yanıltıcı tespitlerde bulunduğunu öne sürdü.
‘KADEMELENDİRME’ DEĞERLENDİRMESİ
“Teknik ifade ve formülleri gerçek sorun karşısında isabetsiz kalmaktadır. Çünkü açıkladığı politika araçları içinde politika faizi artışı, var olan enflasyon sorununun boyutuna göre orantısız ölçüde sınırlı bir yer tutmaktadır” diyen Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
Bunun gerekçesi olarak ortaya koyduğu birinci argüman “kademelendirmeye” ihtiyaç olduğudur. Resmî enflasyon beklentisinin bile yüzde 58 olduğu bir ekonomide böyle bir kademelendirmenin yanlış ve zararlı olduğu açıktır. Böyle bir kademelendirmenin en büyük zararlarından biri kuşkusuz enflasyon dinamiklerinin etkisini artırmaya ve zaten yüksek olan çekirdek enflasyonun tırmanmaya devam edecek olmasıdır. Bu etkiler ise, düşük gelirliler üzerindeki ek olumsuz etkisinin yanı sıra, enflasyonun kemikleşmesi anlamına gelmektedir.”
“BU SORUNUN YANITI BİLİMSEL OLARAK BELLİDİR”
Kılıçdaroğlu, “Erkan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” sözü sorulduğunda siyasi konularda konuşmayacağını söyledi? Bunu merkez bankası bağımsızlığı yönünde atılmış bir adım olarak mı, yoksa Cumhurbaşkanıyla ters düşmeme kaygısı olarak mı görüyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Başkan, “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” görüşüne katılıyor musunuz?” sorusunu, siyasi bir soru olduğunu belirterek yanıtlamamıştır. Gerçekte bu soruyu yanıtlamamasının kanımca düşündürücü sayılması gerekir. Çünkü bu sorunun yanıtı bilimsel olarak bellidir. Bunu siyasi yapan ise bu bilimsel gerçeğin tüm yetkileri elinde toplamış kişi tarafından reddedilmesi ve konuya farklı bir boyut eklenmesidir. Demokratik bir ülkenin bağımsız Merkez Bankası Başkanının bu temel ekonomi politikası sorusuna yanıtının ekonomi bilimini yok saymaması beklenir.
Yeni Başkanın sunumunda en çok eleştirilecek husus ise özellikle Kur Korumalı mevduata ilişkin sorulara verdiği kaçamak cevaplardır. Merkez Bankasının en önemli sermayesi güvendir. Güveni sağlamak için şeffaflıktan ve hesap vermekten kaçmamak gerekir.”
“ŞİMŞEK 128 MİLYAR DOLARI AÇIKLAMALI”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in performansını değerlendiren Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
“Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek ilk göreve geldiğinde “Şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacak” diye açıkça taahhütte bulunmuştu.
Şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uyum taahhüdünün yerine getirilmesi için evvela “128 Milyar dolar nerede?” sorusuyla hafızalara kazınan, arka kapıdan satılan tüm dövizlerin hesabının millete verilmesi gerekir. Yine Kur Korumalı Mevduatın TCMB’ya toplam yükünün ne olduğu, Kur Korumalı Mevduatın bireyler ve şirketler kesimi arasındaki dağılım kamuoyuna mutlaka açıklanmalıdır.”
“HANGİ DEĞERLERİMİZİN PAZARLANDIĞINI BİLMİYORUZ”
Şimşek’in Körfez ülkeleri ziyaretlerine değinen Kılıçdaroğlu, “Öte yandan Sayın Bakanın Körfez ülkelerine yaptığı ziyaretin bir kaynak arayışı olduğunu biliyoruz. Ancak, kaynak için hangi değerlerimizin masaya konduğunu, nelerin karşılığında hangi değerlerimizin pazarlandığını da bilmiyoruz. Biz bilmiyoruz ama körfez ülkeleri biliyor” dedi.
“MB Başkanının enflasyon raporu sunuşunda da esas olarak algı unsuru belirleyici olmuş, teknik ifade ve formüller çok büyük ölçüde yanlış ve yanıltıcı olarak para ve ekonomi politikası rasyonelleşiyor algısını güçlendirmek için kullanılmıştır. Bu aşamada kanımca durum net olarak budur ve bunun sürdürülemez olduğu açıktır. Kapsamlı ve rasyonel değişimler gerçekleştirilmeden de durum böyle kalacaktır.”