Biliyorum bir çoğunuz daha yazının tamamını okumadan bir önyargı ile o zaman neden Kürtçe yazmadın diyeceksiniz. Muhtemelen yine birçoğunuz yıllardır Kürtçe köşe yazıları yazdığımı bilmeyerek az sonra yapacağım eleştirilere göndermede bulunacaksınız. Bilmenizi isterim ki hala Kürtçe yazmaya devam ediyorum. Dileyen arkadaşlar Kürtçe yazılarımı takip edebilir.
Şimdi konumuza ve eleştirimize gelmek istiyorum. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerden biri de Kürt dili bayramı idi. Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları günün anlam ve önemine uygun paylaşımlar yapmışlardı. Hepsinin ortak belirttiği şey ise çok ilginçti. Kürt dilinin günlük hayatta kullanılması ile ilgili tavsiyeler ve hatta yol haritaları dile getiriliyordu. Ama en trajikomik olan da bu açıklamalardan sonra kendi hayatlarının başka bir dilde devam etmesiydi.
Bilenler bilir, hemen hemen her basın açıklamasında Kürtçe’ye neden yer verilmediğini ve bu konuda kelimenin tam anlamıyla iki yüzlülük edildiğini dile getiren birisiyimdir. Kürt dilinin siyasal ve sosyal alanda kullanılmasını sadece masa üstünde dile getiren zümreler bu dile asıl tahribatın oluşumunda büyük pay sahibidirler. Düşünsenize sadece Kürt kanallarının takip ettiği bir basın açıklamasında tek kelime Kürtçe açıklamaya yer verilmiyor.
Bu ne kadar acı bir olay biliyor musunuz? Bir dilin göz göre göre yok olmasında siyasi çevrelerin büyük ihmali söz konusudur. Kürt dili bayramı kutlanıyor bir salonda ama o salonu dolduramayan ve Kürt oylarının temsilcisi olduğunu iddia eden bir siyasi hareket , sadece günün anlam ve önemini açıklayıp “Kürt dili bayramını kutladık” diyorlar.
Kürt dili bayramı eğer “Kabotaj bayramı “ kıvamında kutlanacak ve sadece sembolik bir etkinlik olacaksa o zaman bir zahmet Kürt halkına “Dilimiz onurumuzdur” sloganları ile gelmeyiniz.
Düşünün ki Amerika’da bir siyasi partide milletvekili oluyorsunuz ve Amerikalıların anadil yani ingilizce haklarını savunacaksınız ve yaklaşık 10 yıl boyunca bu siyasi partinin içinde olacaksınız ve ne komiktir ki İngilizce bilmeyecek hatta hiç konuşamayacaksınız!!!
İşte Kürt halkının maruz bırakıldığı durumun özeti aslında tam da budur.
Bir harekete öncülük edenler o hareketin veya siyasi partinin veya herhangi bir derneğin yöneticileri oy aldıkları, hitap ettikleri kitlenin diline sahip değillerse bu o halka yapılmış en büyük hakarettir. Belki de farkında değilsinizdir ama bu dile yapılan en büyük asimilasyon sizlerin eliyle yapılmaktadır.
Yöneticileri başka dillerde konuşan kitleler erezyon tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Mitinglerde, basın açıklamalarında göstermelik ve sadece selam sabahı geçmeyen Kürtçeniz sizi bu dili savunan ve kullanan biri yapmaz. Şu anlamsız “Biliyorum ama kendimi ifade edemiyorum” bahaneniz de acizliğinizin bir parçasıdır.
Bilmiyorsanız ve ifade edemiyorsanız bir zahmet bilen ve ifade edenlerinin siyasi alanda önünü tıkamayınız. Zira bu topraklar yüzlerce binlerce cengaver yiğitler yetiştirmiştir. Kürt dili sadece yılın bir günü doldurulamayan bir salonda yapılacak kutlamalara, göstermelik sloganvari ifadelere muhtac bırakılacak bir dil değildir. Gölge etmeyin bu topraklardan doğmuş çocuklar kendi dilini de geleceğini de savunmasını bilir. Yüzyıllardır yaptığı gibi...
Bir dil kendi toplumuyla vardır ve o toplum o dili kullanırsa dilini yaşatmış olur. Anadilde eğitimin talep edildiği kadar anadilde konuşmanın, açıklama yapmanın ve günlük hayatın dili yapmanın da önemini vurgulamak gerekir. Bu konuda sayfalar dolusu örneklerle eleştirimi devam edebilirim ama belirtmek istediğim tek şey şudur ki; Kürtçe’ye en büyük zararı sizler veriyorsunuz.
Bu dile daha fazla hakaret etmeyin ve engel olmayın. Hatta öğrenin de gelin!!!