Öcalan ve Demirtaş

Abone Ol

Türk ana akım medyasında hiç gözükmeyen, konuşulmayan adeta unutulan HDP ve Selahattin Demirtaş tekrardan görülmeye tartışılmaya başlandı. Bu seferki bombayı yine Erdoğan patlattı. Çok büyük ihtimal bu yüzdendir ki Ana akım medya bu durumu görmezden gelemedi. Erdoğan, ‘’Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’ya verecek’’ dedi. Erdoğan'ın Demirtaş için söylediği sözler günlerdir tartışılmaktadır. Keza HDP’nin ve sokağın içinde de bazen Öcalan-Demirtaş ‘’rekabeti’’ tartışılmakta. Pkk’nin Demirtaş’ı bilerek bitirdiği söylenilmektedir. Bu düşünceye göre ‘Çünkü Demirtaş yükselen yeni bir yüz ve Kürtler içinde Öcalan’ın başatlığını geriletmektedir. Dolayısıyla bu Öcalan şahsında Pkk’yi geriletmekte ve zayıflatmaktadır. Örgüt ise buna bir dur demek için 6-8 Ekim olaylarını Demirtaş’a yıktı. Destek çıkmadı.’ İktidar yarattığı ve beslediği bu argümanlarla HDP ve Kürtler içinde çatlak yaratıp var olan gücü Öcalancılar ve Demirtaşçılar olarak ikiye bölmeyi amaçladı. 

Aslında İktidar belli bir tartışma yaratmayı başardı. Amacına ulaştı diyemeyiz. Fakat bir etkide sağladı. Böylece PKK sempatizanı bazı Kürtlerde kuşkular başladı. Fakat bazı çelişkilerde var. Öncelikle Selahattin Demirtaş’ın cezaevine atılması var olan sempati dalgasını daha da arttırdı. Ve haksızlığa uğradığı için daha da sevilip sahip çıkıldı. Elbette dışarıda olsaydı daha fazla bir etki yaratabilirdi. Fakat mevcut tutsaklığı ile epey bir güçlendi. İkinci bir durum Selahattin Demirtaş’ın kendisi bugüne kadar söylendiği ve tartışıldığı gibi bir komploya uğradığına dair hiçbir imada açıklamada bulunmuş değil. İmralı görüşme notlarını bir kez okuyan bir göz ve beyin iddiaların ne kadarda asılsız olduğunu, Öcalan’ her fırsatta Demirtaş’ın kendisini Kürt halkına  öncülük, önderlik ve başkanlık konusunda, siyaset rolünde daha da güçlendirmesi gerektiğini vurguladığını görecektir.

Yıllar önce aynı şey Leyla Zana içinde söylenmiş ve yapılmıştı. Bir taraftan Leyla Zana parlatılırken diğer yandan hapse atılıp on yıl zindanda tutulmuş,  Kürtler arasında farklı algılar yaratılmak istenmişti. Keza Batı emperyalizmi Fidel Castro içinde çok uzun yıllar bilerek iktidar hırsından dolayı Che Guevara’yı Bolivya’ya yollatıp öldürttüğü söylenilmişti. Demek istediğim komplo teorileri bir şekilde üretilir çünkü ‘politika kansız savaştır’ ve bu savaşta her yol denenir. Mesela bu tür söylemlerin politik karşılığı ne olabilir? öncelikle en önemlisi gerçekleştirilmiş olur. İktidarın politikaları, olumsuz sonuçları topluma verdikleri zararlar tartışılmaz. Mesela kimse KPSS birincisinin neden atanamadığını, İstanbul sözleşmesinin feshini, İntihar eden gençleri, beyin göçünü, ekonomik katliamı, emek sermaye çelişkisini, İşçilerin, ezilenlerin çığlıklarının neden yükseldiği yargıdaki adalet sorununu, ekolojik felaket ve yıkımı tartışmaz Çünkü yapay, gerçek olmayan gündemlerle toplum algısı tali olana çekilir. Oysa  HERKES GÜNDEMİ KADARDIR

Gündem neyse eğilim o yönedir. Sorgulanan hesap vermek zorunda olduğundan sorgulamayı durdurmanın yolları aranır işte tamda bu noktada komplo teorileri, demagojiyle işin içinden çıkılmaya başlanır. Dolayısıyla böylesi tali gündemlere takılmak yerine Öcalan-Demirtaş, HDP-Demirtaş vs gibi yapay konuları es geçmek gerekmektedir. Yaşamı tarumar eden asıl faillere odaklanmak gerekir. Son sözü Malcolm X’ e bırakalım; Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize, ve zalimleri sevmenize sebep olur…