Savaşlar nasıl biter ve gerçek barış nasıl inşa olur?

Abone Ol

Halklar barış diye haykırsada, devletlerin egemenlik savaşları devam etmektedir. Halkların gerçek barışı maalesef günümüze kadar gelişmedi, yaşamsallaşmadı. Devletlerin sahte barışları da aslında birer ateşkesten ibaret oldu. Sınırlar, sömürü, sınıflar, milliyetçilik, kapitalizm bitmeyene kadar, insanlığı felakete sürükleyen sömürü ve egemenlik savaşları son bulmayacaktır. Halklar her zaman kardeşler ama kapitalist devletler milliyetçiliği argüman olarak kullanarak, halkları, emperyalist savaşlara alet ederek birbirine kırdırırlar, yok ederler ve düşmanlaştırırlar. Siz, savaşlarda zenginlerin zarar gördüğünü göremezsiniz. Savaşları çıkaranlar zenginlerdir ama cefasını çekenler de fakirlerdir. Halkların ve emekçilerin emperyalist savaşlardan zerre kadar çıkarları yoktur. Halklar, kendilerine saldırı olmadığı sürece her sömürü ve istila savaşına karşı çıkmalılar. Halklar, özgürlükleri tehlikeye girdiğinde, özgürlüklerini korumak için direnmeliler, savunma savaşını vermeliler.

***

Bunun dışındaki savaşların hepsi emperyalist amaçlı olup, halklara bir fayda getirmeyecektir. Devletlerin olduğu her yerde bir şekilde egemenlik savaşları olacaktır. Devlet, halkı koruma ve savunma aygıtı değildir, devlet, sermayeyi ve mülkiyeti koruma ve muhafaza etme aygıtıdır. Bu nedenle, halklar devlet denilen aygıttan ne derece uzaklaşırlarsa o derece özgürlüğe yakın olurlar. Özgür olmayan halk-lar kardeş olamazlar. Halkların kardeşliği ancak halkların özgür olmasıyla mümkün olur. Kapitalizmden ve sömürüden beslenen katı ulus devletler savaşsız yaşayamazlar, varlıklarını sürdüremezler. Savaşların geçmişi devletlerin geçmişi kadardır. Savaşlar devletlerle başladı ve devam ediyor. Emperyalist savaşların hepsinin temelinde egemenlik ve sahip olma amacı var. Ancak emperyalistler-kapitalistler her savaşa bir kılıf uydururlar, başka türlü savaşları, meşrulaştıramazlar ve toplumsal destek bulamazlar. 

***

Her emperyalist savaşlar, milliyetçi duygular güçlendirilip ulusal bir savaşmış gibi gösterilir, yani ulusun çıkarları için verilen savaşlar olarak topluma kabul ettirilir. Hiçbir özgür ve bilinçli toplum, emperyalist bir savaşa destek olmaz, şiddetle karşı çıkar. Emperyalist bir savaşta hiçbir ulusun ve toplumun bir çıkarı yoktur. Ancak kapitalistler ulusal değerleri kullanıp, emperyalist savaşları ulusun çıkarları için verilen savaşlar olarak gösterirler. Az buçuk bilinç sahibi toplumlar, bunun bir palavra ve kandırma olduğunu bilirler. Gerçek barış ancak halkların inşa edeceği barıştır. Halklar önce emeğine sahip çıkacaklar, demokratik olacaklar, milli-ulusal değerlerini demokratik bir tarzda, başka ulusların kimliğine saygı duyarak yaşayacaklar. Başka bir toplumun özgürlüğünü desteklemeyen bir toplum özgür olamaz. Başka bir ulusu ezen ulus özgür olamaz. Bir ulusun üstünde egemenlik kurmak, hakim ulusu özgürleştirmez, kapitalizmin kölesi ve kulu yapar. 

***

Bir ulus sınıflı olup, eğer ekonomik olarak eziliyorsa, o ulus egemen ulus olsada özgür değildir. Çünkü ezilen bir toplumun özgürlüğü olmaz. Bir ulusu egemenlik altında tutmak egemen ulusu güçlü ve özgür yapmaz. Kürtler ulus olarak ezildikleri sürece, Türkler de sınıfsal ve ekonomik olarak özgür olamıyorlar, devletin zulmü altında eziliyorlar. Demek Ki özgürlük sadece klasik ulusal özgürlükle olmaz. Kapitalist sömürü olduğu sürece, bir sınıf toplum üzerinde hakimiyet kurduğu sürece, adı geçen ulusun özgürlüğünden söz edilemez. Sınıfsal olarak ezilen bir toplum özgür değildir, ulus olarak kendisiyle ne kadar övünürse övünsüz, durum değişmez. Emeği sömürülen herkes köledir. Savaşlar, küçükten büyüğe doğru, emek sermaye çelişkisinden ve hakim ulusun büyük ulus zihniyetinden kaynaklanır. Halbuki hiçbir ulus başka bir ulustan ne büyüktür ne de küçüktür, bütün insanlar eşit olduğu gibi, bütün uluslarda eşittir. Farklı ve ayrıcalıklı olma, büyük olma zihniyetini insanlar ortaya çıkarıyor. Normalde öyle birşey yok.

***

 Sınırlarda böyledir. Uzayın yüzlerce kilometre yukarısına çıkıp dünyaya baktığımızda, sınırların olmadığı görülecektir. Demek ki sınırlar insanların beynindedir. İnsanoğlu, sınırsız, sömürüsüz, sınıfsız ve savaşsız bir dünya inşa edebilirse yücelebilir, değerli olabilir. Birbirinin kasaplığını yapan bir insan topluluğu, cüceleşmeye mahkumdur. İşte emperyalist savaşlar, halkları cüceleştirir ve birbiriyle savaştırır. Emperyalist savaşlarla birbirini yok edenlerin barışı olmaz. Birbirlerinin kimliğine, kültürüne ve ulusal varlığına saygılı olanların, birbirlerine karşı demokratik olanların, birbirlerine maddi ve manevi her türlü desteği veren ve devletlerin kurduğu suni sınırları yok eden halkların barışı ve kardeşliği olabilir. Emperyalizmde-kapitalizmde halkların barışı olmaz. Devletlerarası savaşların nedeni de adı geçen hakim ulus ve emperyalist emellerden kaynaklanıyor.

***

 Halklar, emperyalist savaşlardan ve katı ulus zihniyetinden uzaklaşıp, demokratikleşerek kardeşliği ve barışı inşa edebilirler. Kapitalistlerin barışı savaş demektir. Bütün kapitalist ulus devletler bakın, hepside dünya barışını korumakla görevli olduklarını söylüyorlar. Peki, dünyayı başka bir gezegenden bazı canlılar ve yaratıklar mı tehdit ediyorlar ki, bu kapitalist ulus devletler dünya barışını korumak için silahlanıyoruz diyorlar? Kaiptalist devletler, kime-kimlere karşı dünya barışını koruyorlar, daha doğrusu, korunacak bir dünya barışı varmı? Yoksa, barış adı altında emperyalist ve paylaşım savaşlarımı var? Evet, barış maskesi altında yada dünya barışını koruyoruz palavrası altında, aslında emperyalist savaşlarla dünya ve insanlık yok ediliyor. Başka bir gezegenden dünyaya saldırı yokki, dünya barışını korusunlar. Dünya barışı hala çok uzaklardadır. Dünyaya barışın gelmesini, dünyanın büyük kapitalist devletleri engelliyorlar. Dünya barışı, ancak sömürünün, sınıfların, sınırların, savaşların olmadığı dünya koşullarında yeşerebilir...