Gazete Emek-Ağrı'da 4-0 yapacaklarını belirten Sakık, Ağrı'dan İzmir'e giden Savcı Sayan'a ilişkin de dikkat çeken ifadeler kullandı. Sakık ayrıca, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın gündeme getirdiği TİP tartışmasını da değerlendirerek Buldan'ın açıklamalarına katıldığını söyledi.
dokuz8HABER, Gazete Emek ve Amed Radyo TV ortak yayınında Bekir Güneş'in sorularını yanıtlayan Sakık şunları söyledi:
Sırrı Bey siz daha önce belediye başkanlığı da yaptınız Ağrı'ya aday olarak belirlendikten sonra nasıl bir karşılama oldu?
Evet. Vallahi şunu söyleyeyim. Ağrı'da, Yeşil Sol’un rüzgarı çok, her tarafı sarmış. Bütün ilçelerde mahallelerde, köylerde. Her seçim ofisimizin açılışı mitinge dönüşüyor, büyük bir halk buluşması ortamı sağlıyoruz. Ve bundan da çok büyük bir mutluluk duyuyoruz. Buralarda evet kırılmalar, dökülmeler oldu. Şimdi yaralarımızı sarıyoruz. Büyük bir coşkuyla halkımızla birlikte 14 Mayıs’a hazırlanıyoruz. Halkımızın çok büyük bir desteği var. İlçelerde çok büyük örgütlenmeler var. Köylerde büyük örgütlenmeler var. Eminim ki 2014 yılında da burada belediye başkan adayıyken de bu rüzgar vardı. Sonra seçimlere hile karıştırdılar. Tekrar ikinci bir seçim olması için kenti kollayan, koruyan bir anlayışla ikinci seçimin olmasını biz talep etmiştik ve ikinci seçimde de çok büyük bir başarıyla çıkmıştık. O dönem Türkiye'nin gündeminde Ağrı vardı. Bugün ben inanıyorum 14 Mayıs 2023 akşamı yine Türkiye'nin gündeminde Ağrı olacak. Ağrı dört sıfır yapacak. Burada birçok dezavantaj var. Buralarda çok ciddi sıkıntılar var ama halkımıza inanıyoruz, güveniyoruz. Ağrı bildiğiniz gibi çok yoksul 4-5 yıl içerisinde kırk bine yakın genç bu toprakları terk edip gitti. Bu insanların hepsi HDP'li yani Yeşil Sol Parti'ye oy veren insanlar, sadece şehirler arası yolculuk değil, ülkeler arası. Kanada'da bir Ağrı Mahallesi oluşmuş. Avrupa'nın birçok yerinde hatta Amerika'da da var.
HALKIMIZ ARTIK MÜZAKERE İSTİYOR
2018 seçmeniyle 2023 seçmeni arasında ciddi bir artış varken bizde tam tersine ciddi de bir düşüş var. Buna rağmen biz bu boşluğu dolduracağız. Seçimde 4-0 yapacağız. Çünkü halkımız neye oy verdiğini çok iyi biliyor. Halkımız yeni bir yüzyıla hazırlanırken daha derli, daha toplu, zindanların kapısını açmak istiyor, sürgünde olanların geri dönme istiyor, diliyle kültürüyle var olmak istiyor. Bunun için büyük bir birliktelik oluşturacağız parlamentoya yüz milletvekili göndereceğiz. Bugün üzerime düşen sorumlulukları yapacağım ondan sonrası görevi vekillerime devredeceğim. Partim ve vekillerim önümüzdeki dönem bu işin siyasi aktörleri olacak diyor. Yani artık yorulduk diyorlar ya. Bizimle artık çok mücadele etmeyin. Bizimle oturun, müzakere edin. Bizimle barışın, bizimle savaşmayın. Bizimle yüz yıldır savaşıyorsunuz ama yüz yıldır bu ülkeyi talan ettiniz. Bütün akarlarımızı götürdünüz. Bombalara, silahlara yatırdınız ama bir daha yapmayın diyorlar. Ve biz bu topraklarda barış istiyoruz diyorlar. Vallahi silahtan da yorulduk, ölümden de yorulduk. Kavgadan da yorulduk. Onun için sulh istiyor. Onun için müzakere istiyor. Bu ruhla seçimleri büyüterek, daha büyük buluşmaları sağlamaya çalışıyor.
Şimdi 2015 yılında o dönem yine haziran seçimleri vardı. Tabii çok görkemli bir şekilde HDP hazırlanıyordu. O dönem siz de belediye başkanıydınız ve ben İmc ‘deyken Ağrı seçim dosyası hazırlamıştım. Yanlış hatırlamıyorsam Musa Işın diye bir Vali vardı o zaman Ağrı'da ve çok yoğun bir AKP için HDP'nin karşısında bir pozisyon almıştı ve ciddi provokasyonlar da vardı. İşte fırınlarda başka yerlerde provokasyonlar da vardı. Bu dönem nasıl bir hava var?
Şimdi 7 Haziran 2015 seçimlerinde biz o dönem yeni yerel seçimlerden çıkmıştık seçimi almıştık. Aslında İstanbul seçimleri Ağrı seçimlerinin bir farklı versiyonuydu. Yani Ağrı'dan etkilenerek büyük bir buluşma sağlanmıştı. Hatta Ağrı seçimleri emin olun 7 Haziran 2015 içinde bir sıçrama tahtasıydı. Çünkü herkes buradaydı. Dünyanın dört bir tarafında ikinci seçim için buraya gelenler vardı. Yani Seydalarımız vardı. Annelerimiz vardı. Barış anneleri vardı. Yurt dışındaki dostlarımız vardı. Çalışanlar. Herkes burada büyük bir buluşmayı sağlamıştı.
2015 RUHU İLE ÇALIŞACAĞIZ
2015’de böylesi bir ruhla biz 80 vekil çıkarmıştık. 7 Haziran'da dört vekilin dördünü çıkarmıştık. Ama sonra Musa Işın valimiz yeni atanmıştı. Kasım seçimleriydi. Seçimler de Musa Işık çok iyi bir çalışma sürdürdü. İşin doğrusu devletin bütün imkanlarını bize karşı da çok acımasızdılar. Ve dört vekil üçe düşmüştü. Şimdi bugün de buradayız. Yani devletin valilerinin değişmediği bir süreci yaşıyoruz. Altı yıldır buralarda Kürt coğrafyasında valiler değişmedi. İl emniyet müdürleri değişmedi. Alay komutanları değişmedi. Ben 2019 yerel seçimlerinde Muş'taydım. Oradaki vali hala duruyor. O seçimleri elimizden vallahi silah zoruyla aldılar. Bizim aldığımız seçimleri. Bu dönemde yani böyle rehavete kapılmamalıyız. Halkımız bizi destekliyor, veriyor. Ama sandıkları kollayacağız, koruyacağız. Devletin o imkanları, o valileri hala buralarda görev başında. Bunu büyük kentlerde yapmayacaklar, yapamayacaklar. Böyle bir güçleri yok. Ama Kürt coğrafyasında bunları yapabilme ihtimallerinin çok yüksek olduğunu biz de buna göre halkımızın sandıkları kuşatması gerektiğini, gençlerimize bu konuda çok önemli görevler düştüğünü söylüyoruz. Sadece oy vermekle bu iş olmuyor. Verdiğiniz oy kollayacaksınız, koruyacaksınız. Biz bu ruhla örgütleniyoruz ve Ağrı'da çok iyi bir örgütlü yapımız var. İl, ilçe teşkilatlarımızla bu konuda görev almaya hazır olan binlerce arkadaşımız var. Bu aslında bütün alanlar için de geçerlidir. Arkadaşlarımız aday arkadaşlarımız, örgütlerimiz bu konudaki sorumluluklarını bilmeliler.
Sırrı Bey 2018 seçimlerinde üçe bir olmuştu ve AKP'nin altmış altı bin oy oranına %28 gibi bir oyu vardı. Bu dönem dört sıfır gibi bir amacınız var. Dört sıfırı çıkarabiliriz diyorsunuz. Peki Cumhurbaşkanlığı seçimini de sormak istiyorum. Ağrı'da Kılıçdaroğlu ve Erdoğan arasında nasıl bir oy oranı olur? Örneğin Selahattin Demirtaş'ın %61 gibi bir oyu vardı 2018’de. Bu oy oranını Kılıçdaroğlu yakalayabilir mi?
Şunu söyleyeyim. Yani bizim seçmenimiz tabii şu ana kadar partiden yetkili kurullardan bir açıklama gelmedi. Aslında herkes mesajı çok açık ve net olarak görüyor. Bu hafta içerisinde büyük ihtimal partinin bu konudaki tutumu çok netleşecek. Bu konuda çok fazla bir sorun yaşanacağını bilmiyorum. Halkımıza zaten yediden yetmişe o kadar çok politik ki ne yapacağını kendisi de çok iyi biliyor.
ARTIK BİZİM GÖREVİMİZ ZORU BAŞARMAK
Dün ben sokakta dolaşırken küçük Eyüb'ü gördüm. Eyüp'le dedesi yürüyordu. Eyüp geldi sarıldı. Dedesi anlattı. Eyüp'e dedim ki, Eyüp bir oyumuzu AKP'ye verelim, bir oyumuzu da Sırrı Başkana. Eyüp bana döndü dedi ki, dede sende hiç utanma yok mu? Selo içeride babam sürgünde sen hala gidip oraya oy vereceksin. Eyüp daha on, on iki yaşındaki bir çocuk. Şimdi burada aslında halk o kadar çok net. Politikada net bir duruş sergiliyor. Evet matematiksel olarak sizin söylediğiniz rakamlardan çok zorlanacağımızı biliyorum. Ama bizim görevimiz zoru başarmak. Öyle teslim olmak değil. Bu dönem işte kırk bine yakın insan kenti terk etti, gitti. Yoksulluk evet Türkiye'nin en yoksul ilindeyiz. Ve bunlar hiçbiri keyfiyetten dolayı gitmiyor. Türkiye'nin dört bir tarafına da gittiklerinde yani aş, iş için gidiyorlar. Çalışıyorlar. Ee çalışmayanlar bu ülkede bir elleri yağda bir elleri balda. Ama çalışanlar yoksul. İşte Ağrı'da bin kişi göç edip gittiler. Biz bu kırk binin yerini dolduracağız ve bu dört sıfırlık rakamı yakalayacağız. Hem cumhurbaşkanlığı seçiminde de milletvekilliğinde de çok yani çıtayı çok yüksek tutuyoruz biz. Sıkıntılarımızı biliyoruz, zorluklarımızı biliyoruz. Ama bu zorlukları bu sıkıntıları aşmamız lazım. Başta da belirttiğim gibi halkımız bu seçimleri böyle sıradan bir seçim gibi yaklaşmıyor. Bu seçimler bizim için gerçekten var olma seçimidir. İlk kez tarihi bir süreç yaşanıyor. İlk kez böyle siyaseten elimizde böylesi önemli bir koz var. Ve biz var olmak istiyoruz. Biz anayasada var olmak istiyoruz. Hayatın her alanında var olmak istiyoruz. Dilimizle, kültürümüzle. Halkımız da bu bilinçle hareket ediyor.
Ve biz AKP saflarından ve diğer siyasi partilerin saflarından birçok insanı Yeşil Sol saflarına katabileceğimize inanıyorum. Dün esnafı dolaşırken bir öğretmen, iki kızı, bir de eşi vardı. Dördü de seçmendi Vallahi hayatımız boyunca hep AKP'ye oy verdik. Ama bundan sonra size vereceğiz. Yeşil sola vereceğiz. Artık Kürtlerin gördüğü bu eziyetin, bu acının sona ermesi gerekiyor. Sadece Kürtler değil Türkiye halkları bütünlük içerisinde yani yirmi yıllık süre içerisinde ne kimse özgürleşti ne de zenginleşti. Onun için bu sadece HDP'nin, Yeşil Sol’un değil AKP'den, CHP'den, diğer siyasi partilerden
ciddi bir katılımın olduğunu da düşünüyorum. Çok ilginçtir. Alanda MHP'liler, İYİ Partililer vallahi size oy vereceğiz, siz burada iyi bir belediyecilik yaptınız. Ve burada sizden önce ve sizden sonra kim geldiyse burayı talan etti. Siz bu kentte maaş bile almadan neler yaptığınızı biliyoruz.
Evet arkadaşlarımızla çok iyi bir birliktelik oluşturduk iyi bir belediyecilik ve halk da bizi biliyor. Bizim bütün kavgamızın bir mevki, makam, koltuk kavgası olmadığını, onları özgürleştirmek için bu kadar ağır bedeller ödüyoruz. Şimdi içeride zaman zaman sohbetlerimiz, Selahattin niye içeride? Figen niye içeride? Gülten niye içeride? Sabahat niye içeride? Niye on binler içeride? Niye on binler sürgünde? Bunların hepsi sizin için. Ve herkes bu işin bilincinde. Onun için bir hesaplaşma bir de var olmak kavgası var.
Sırrı Bey şimdi bu hafta sonu ilginç bir olay yaşandı. Artvin - Hopa spor maçına giden Faruk Çelik uzun süredir bakanlık da yapıyor ve birkaç gün öncesinde de şu açıklamayı yaptı. “Ben Artvin Hopa sporu şampiyonu yapacağım” dedi. Ve şampiyon yapacağım dediği takımın maçına gitti, yuhalandı, stadı polisle terk etmek zorunda kaldı. Siz de Ağrı maçına gittiniz, Tutakspor'du sanırım. Maça gittiniz ve herhangi öyle bir vaadiniz de yoktu. Sevgiyle karşıladınız. Bu iki tabloyu karşılaştırdığımızda ne çıkar? Nasıl bir mesaj almak gerekiyor?
İşte bugün sadece siyaset adına maç gidip orada tribünlerde oturduğunda halk bunları biliyor ve tanıyor. Onlara hayır. Sizin hiçbir vaadinizi kabul etmiyoruz. Çünkü siz hiçbir sözünüzün eri değilsiniz. Bize ne söylediyseniz tam tersini yaptınız. Yirmi yıl boyunca bizi yoksullaştırdınız. Bizi ezdiniz ne hukukun ne huzurun ülkesi oldu ne refahın ülkesi oldu. Ama biz dün gerçekten anında gelişen bir şey oldu. Ya bugün maç var çekip gittik. Yani bir hazırlığımız yok, şuyumuz yok, buyumuz yok. Kaçak gibi girdik. Yani orada maç da başlamıştı, kimse rahatsız olmasın. Ve sonra bizi fark ettiler, gördüler. Vallahi hepsi de bizi onurlandırdı. Ağrı halkı bu işte. Biz onlara yalan söylemediğimiz için. Gidip bir vaatte de bulunmadık. Yani şu takımı şöyle yapacağız, bunu böyle yapacağız falan. Sadece bir selamlaşmaydı ve orada yediden yetmişe herkes bize sahip çıktı. Asıl işte, duruşumuzun nedeni de bu. Bu kent bundan dolayı bizi istedi. Ben zaten Ağrı'yla ilgili bir talebim yoktu. Genel merkeze de bunu söyledim. Ve uzun yıllardır nerede bir görev olursa oraya gidiyorum. Hatta arkadaşlara da söyledim. Yani Türkiye'nin neresinde olursa, isterse Trabzon, Rize olsun, giderim. Ama Ağrı bütünlük içerisinde isteyince arkadaşlar da Ağrı'ya gitmelisiniz. Eyvallah, iyi ki geldik. İyi ki böyle bir iklim oluştu. Emin olun gittiğimiz her yerde Ağrı'da büyük bir sahiplenme var ve bu Ağrı'daki sahiplenme Türkiye'de de Kürt coğrafyasında da çok ilgiyle izleniyor. Bu da bizi mutlu ediyor
Sizin isminiz Ağrı için daha adaylar belli olmadan önce de konuşuluyordu. Kulislerde tartışılıyordu ve Ağrı son yıllarda Savcı Sayan'ın açıklamalarıyla çok fazla gündeme gelmişti acaba Ağrı'da aday olur mu? Kendisinin de milletvekili olmak istediğini hepimiz biliyoruz. Kendisi de dile getiriyordu. Savcı Sayın İzmir'de seçilemeyecek bir noktada aday yapıldı. En son seçime baktığımızda da Ağrı'da yüzde elli beş gibi bir oy oranı yakalamıştı Savcı Sayan. Sizce neden Ağrı'da aday yapılmadı ve İzmir'e gönderildi?
Aslında bu önümüzdeki sürecin bir hesaplaşması olduğunu, yirmi yıl boyunca AKP'nin siyasi aktörleri tümü halka yalanla hiçbir sorunlarını çözmediler. Vallahi şunu çok isterdim. Yani bu dönem savcı Sayan'ın da Ağrı'da olmasını çok isterdim
Evet. Onlar neler yaptılar? Biz ne yapmıştık? Yani bunu kamuoyunun önünde tartışıp konuşmak, medeni bir şekilde halka gitmeyi çok isterdim ama ne yazık ki İzmir'e gitti. Şimdi çok başarılı bir belediye başkanıysa kendi kentinden aday olması gerekirdi. Veyahut da çok çok başarılıysa, çok da korunmak kurulacak noktadaysa İzmir'de seçilebilecek bir yerde aday olması gerekir Ama tam tersi seçilemeyecek bir yerden aday gösteriliyor ve belediye başkanlığı döneminde burada eğer iyi bir sınav vermişse burada olması gerekirdi. Ne yazık ki olmadı. Keşke olsaydı, keşke burada birlikte seçimleri halka karşı, zaman zaman çıkıp, tartışıp, konuşup, medeni bir şekilde böylesi birbirimizi ne derler saldırıp, iftiralar atmakla değil. Biz de yaptık, siz de yaptınız. Bizim bütçemiz neydi? Sizin bütçeniz neydi? Bizim bizim durumumuzdaki o dönemdeki belediye ne noktadaydı? Bugünkü belediye ne noktada? Bunu halkın karşısında tartışmaktan büyük bir keyif alırdık ama bu keyfi ne yazık ki bize Sayın Erdoğan yaşatmadı.
AKP'YE YÖNELİK ÇOK BÜYÜK TEPKİLER VAR
Ama şunu söyleyeyim. Geçmişten bugüne kadar gelin bir küçük araştırma yapın. Çok büyük tepkiler var. Çok büyük tepkiler var ve yoksul bir kent. Ve şu anda Ağrı Belediyesi o kadar büyük bir borç batağında ki ben eminim çok yakın bir tarihte kısa bir süre sonra, dokuz ay sonra biz Ağrı Belediyesi'ni alacağız. Burada yedi ilçe belediyesi var, yedisini de alacağız. Hepsini nasıl bir borç batağında olduğunu biliyoruz. Ama biz yaralarımızı saracağız. Ben gelip bu kentte belediyeyi aldığımda da çok ciddi bir borcu vardı. Borçları üç yıl içinde sıfırladık. Vallahi yüz elli trilyona yakın bir yatırım ve yerimize kayyum atandığında da otuz trilyon paramız vardı. Yani bu Ağrı halkının bize teveccühü, sevgisi çok şeffaf olmamızdı. Biz Ağrı'dan mesela belediyeden maaş bile almıyorduk. Çalışma arkadaşlarımızla birlikte bir gün bir öğlen yemeği bile belediyeden yemedik. Biz çok şeffaf bir belediyecilik yaptık. Ve büyük bir özveriyle ekibimiz, çalışma arkadaşlarımız hepsi çok büyük bir özveriyle bu işi sürdürdüler. Biz bu işi biliyoruz. Önümüzdeki dönem bir bataklığı devralacağız ama Ağrı halkına da boynumuzun borcu. Hem bataklıktaki o yaraları saracağız. İyi bir belediyeciliği bu Ağrı halkına armağan edeceğiz. Ağrı yoksul bir kent yani Türkiye'nin en yoksul kenti. Cumhuriyet kurulduğu günden bugüne kadar bütün siyasetçiler geldiler, geçtiler. Hep yalan söylediler. Vallahi biz de tek bir şey söylüyoruz onlara hem belediye seçimlerinde bugün de aynı şey. Ne size yalan söyleriz, ne de paranızı çalarız. Biz size doğru olanı söyleriz, becerebileceğimizi, yapabileceklerimizi sizlerle sizlerle oturur, konuşuruz. Devasa yüz yıllık bir yarayı, yüz yıllık bir yoksulluğu tek başımıza aşabilme şansımızın olmadığını onlar da biliyorlar. Ama biz özgürlükler konusunda size öncülük edeceğiz, sizin özgür olmanız için ne gerekiyorsa onları yapacağız.
Sandık güvenliği, seçim güvenliği hakkında çalışmalarınız neler?
Bu sadece Ağrı'ya ait bir şey değil. Dört bir coğrafyasında böyle bir tehlike bizi bekliyor. Daha önce de söyledim. Ya buralarda hiçbir dönem altı yıl, beş yıl valiler görev yapmadı. Niye bugün hala bekliyorlar? Bu seçimi bekliyorlar. Onlara şu söyleniyor. Yani gidersek hep beraber gideriz. Onun için elinizden ne geliyorsa onu yapacaksınız. Yani bizi böylesi bir tehlike bekliyor. Ama bizim genel merkez yöneticilerimiz, il yöneticilerimiz, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşlarıyla, barolarla ortaklaşıyoruz. Arkadaşlarımız bu çalışmayı sürdürüyorlar. Her sandıkta birkaç temsilcimiz olacak. Ama müşahitlerimiz, gezici müşahitlerimiz de olacak. Bu da yetmez. Gerçekten bizim her sandıkta bir hukukçu arkadaşımızın, sivil toplum örgütlerinden yani diğer siyasi partilerle de ortaklaşarak bu süreci sağlamalıyız.
SEÇİM GÜVENLİĞİ İÇİN ÇOK ÇALIŞIYORUZ
Çalışmalarımız devam ediyor. Biz de yani sahadan geliyoruz. Otuz iki yıldır hep bunlarla cebelleşe cebelleşe geldik. Nerede ne yapıyorlar? Ben iki dönem 2007 - 2011 seçimlerinde Muş'ta akşam daha sandık açılmadan bütün televizyonlarda biz bağımsız katıldığımız için Sırrı Sakık kaybetti. Oysaki daha sandıklar açılmamış. Böyle bir algı operasyonu oluşturuyorlar. Ama biz sandıkların etrafını seçim kurulunun etrafını kuşatırız. Gece saat on ikiye kadar vali arar. Ne olur çekilin. Hayır çekilmeyiz. Siz gerçek rakamları açıklayacaksınız, sonuçları biz öyle çekiliriz. Ve sonra açılınca da en fazla oyu da biz alırız. Yani bunları yıllardır yaşıyoruz, biliyoruz. Ne yapmak istediklerini. Ama ne yazık ki 2019 seçimlerinde bunu yaptılar. Evet. Böyle bir terör estirdiler ki seçimleri elimizden aldı hepsini yan yana koyarak. Bizim de hazırlıklarımız var. Halkımızın bu konuda kullandığı her oya sahip çıkması lazım. Özellikle genç kardeşlerimiz, yeni jenerasyon kendi geleceğine sahip çıkmalı ve sandıkları kollayıp korumalıdır.
Şimdi siz Türkiye'nin son 30 yılına, 40 yılına çok yakından tanıklık etmiş siyasetin içinde yer almış bir isimsiniz. Erdoğan'ı da biliyorsunuz. Türkiye geneline şöyle bakarsak bir değişim sinyali, bir değişim rüzgarı var mı? Ne görüyorsunuz?
Vallahi Türkiye halkları yani bu yüz yıllık süre içerisinde başta Kürtler ve diğer halklar çok acı çektiler Yani iki cihana yetecek noktada acılar yaşandı. Ve son yirmi yılın özellikle son on yıl AKP, MHP faşizmi bu ülkede çok çok acı yaşattı halklara. Yani yargı, bağımsız değil. Yargı yok, hukuk yok. Hiçbir şey yok. Halklar bu konuda gerçekten çok mağdur edildiler ve son dönemlerde yaşanan ekonomik krizin de asıl nedeninin ne olduğunu herkes çok iyi biliyor. Çözülmeyen ve çözülmek istenmeyen Kürt sorunudur. Onun için toplumun büyük bir kısmı artık şu sorunu çözün. bu sorunu çözün. Bizim geleceğimizi dağlara, taşlara bomba yağdırarak heba etmeyin. Türkiye halkları aslında son dönemlerde büyük bir buluşmayı, bu üçüncü yolda sağladılar. Bu buluşma hem Cumhur İttifakı'na hem Millet İttifakı'na karşı üçüncü bir yol üçüncü bir alternatiftir. Biz bunu aslında bugünkü yaşanan bu Cumhurbaşkanlığı sistemindeki elli artı bir için değil. Biz Türkiye'nin geleceği için bin dokuz yüz doksan beşlerde başlayan bir halk buluşmasını sağlamıştık. O gün bugündür bunu sürdürüyoruz. Bugünlerde tartışılan bu Yeşil Sol arasındaki şey keşke olmasaydı. Ama bu saatten sonra yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Ben buna şu halkımızın sağduyusuna inanıyorum. Yani boşa gidebilecek bütün oyların telafisini halkımız sandıkta kendileri yapacak. Çünkü gün ayrılık günü değil. Gün daha da çok, birleşme daha da çok bütünleşme günü. Bir tek oyun bile büyük bir önemi var. Halkımız kılı kırk yararak sandık başına gitmelidir. Çünkü önümüzdeki dönem hep söylüyoruz ya, var olacağız, anayasada, yasalarda ve çözüm sürecidir. Mücadele sürecimiz onun için bir vekilin bile anayasada değişikliklerde ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Buna uygun halkımızın davranacağını da umut ediyoruz.
Dün Sayın Pervin Buldan'ın bu yönde bir açıklaması vardı. Siz o zaman o açıklamaya katılıyorsunuz. Çünkü kamuoyunda da çok tartışıldı.
Vallahi halkımız bunları biliyor, ediyor. Yani keşke bu noktaya gelmeseydi. Yani biz bir vekilliğin bir oyun bile ne kadar önemli olduğunu söylüyoruz.
OYLARIMIZIN HEBA OLMASINDAN ENDİŞE EDİYORUZ
Hep söyledik arkadaşlar ve partinin yetkili kurulları konuştular, tartıştılar, sonuç alamadılar. Ama bir ortak şemsiye de seçimlere katılıyor. Ama bizim kuşkularımız var, endişelerimiz var, heba olacak oylar var. Bu oyların heba olmaması gerektiğini söylüyoruz. Biz, başta da söyledim, biz bugün bu birlikteliği sağlamadık. 1995, ben o dönem Adana milletvekili adayıydım. Bizim bağımsız olarak parlamentoya kattığı şey grup kurma şansımız vardı ama biz Türkiye'de demokrasi güçlendiriği adına bunu reddederek seçimlere parti olarak katılmıştık. Biz hala o ruhu savunuyoruz. Biz hala Türkiye demokrasi güçlerinin buluşması gerektiğini söylüyoruz. Yani herkes bir miktar dişimiz, tırnağımız yer tutunca kendi saflarımızı şey yani özgür bir saf belirleme şansımızın olmadığını çünkü hala bizlere karşı büyük ittifaklar var. Bir taraftan cumhur bir taraftan millet ittifakı. E bu toprakların ezilenlerin de bir ittifak oluşturması gerekir. Bunu sağladık. Ama ne yazık ki küçücükte de olsa böylesi bir sorun yaşandı. Diliyorum halkımız bunu rahatlıkla aşacak bir sorun yaşanacağına da inanmıyorum.