Gazete Emek-Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'nin (TMMOB) 1. yıl değerlendirme raporunda, depremlerden önce yeterli tedbirlerin alınmamasının yanı sıra arama-kurtarma çalışmalarının etkin şekilde yürütülmediği belirtildi. Ayrıca enkaz kaldırma çalışmalarının atık taşıma ve bertaraf işlemlerinin de bilimsel ve teknik kurallar çerçevesinde ve bir plan dâhilinde yürütülmedi ifade edildi.
Raporda, deprem bölgesiyle ilgili "Depremin gerçekleştiği iller Türkiye geneline göre ortalama gelirin ve sosyo-ekonomik kalkınma düzeyinin daha düşük olduğu bölgelerdir. Bölgede istihdam oranı düşük, kayıt dışılık yüksek ve işgücünün niteliği düşüktür. Bölgedeki bazı ilçeler Türkiye genelinde en yüksek yoksulluk oranına sahiptir" tespiti yapıldı.
"KAÇ BİNANIN İMAR AFFINDAN FAYDALANDIĞI BİLİNMİYOR"
Depremin ardından hane halkı yoksulluğunun arttığı ve barınma ihtiyacının ortaya çıktığı vurgulanırken "Öte yandan Bakanlık yıkılan veya hasar alan binalara ilişkin kaç binanın imar affından faydalandığı, kaç binanın yapı denetim kanununu çerçevesinde denetlendiği, kaçının 2000 yılı öncesi kaçınınsa 2000 yılı sonrası inşa edildiği gibi verileri de kamuoyuylapaylaşmamıştır" ifadelerine yer verildi.
Depremlerin hem şehir hem bölge bazında büyük bir yıkıma yol açtığı belirtilirken kent ölçeğinde yıkılmış bir şehrin sorunlarının ancak kent bütünlüğüne yönelik yapılabilecek çalışmalarla çözülebileceği vurgulandı.
"SİYASİLER HESAP VERMELİ"
TMMOB'nin raporunun sonunda benzer acıların yaşanmaması için atılması gereken adımlar işe şu şekilde özetlendi:
- Deprem bölgesindeki kaçak yapıları imar aflarıyla yasalaştıran siyasiler yargılanmalı hesap vermelidir.
- İmar mevzuatına aykırı olarak ve ayrıcalıklı imar aflarıyla uygun olmayan yer ve zeminlerin yapılaşmasına izin veren merkezi ve yerel yöneticiler yargılanmalı ve hesap vermelidir.
- Mevcut yasaları bile çiğneyerek kaçak ve mühürlenmiş yapıların açılış törenlerine, mahkeme kararlarıyla ruhsatları iptal edilmiş yapıların temel atma törenlerine katılan siyasiler yargılanmalı ve hesap vermelidir
- Sahillerin, dolgu alanlarının, tarım topraklarının, su havzalarının, meyve bahçelerinin, ormanların, dere yataklarının, sazlık ve bataklık alanların yapılaşmasına izin veren tüm siyasal suçlular hesap vermelidir.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
KORAMAZ: "BİLİNÇLİ BİR TERCİHİN ÜRÜNÜ"
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da depremin 1. yılında Hatay'da konuştu. Depremden etkilenen kentlerde barınma, sağlık gibi temel gereksinimlerin bile tam anlamıyla karşılanamadığını belirten Koramaz, yıkım ve enkaz kaldırma çalışmalarının da teknik kurallar çerçevesinde ve bir plan dâhilinde yürütülmediği için kaosa dönüştüğünü söyledi.
"Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, rantı egemen kılan bu politika modeli, çaresizliğin ve yetersizliğin değil, bilinçli bir tercihin ürünüdür" diyen Koramaz, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, rantı egemen kılan bu politika modeli, çaresizliğin ve yetersizliğin değil, bilinçli bir tercihin ürünüdür. Her depremden sonra siyasilerden hamasi nutuklar dinliyoruz. Yardım faaliyetleri bile siyasi şova dönüştürülerek toplumsal kutuplaşmanın bir aracı olarak kullanılıyor. İnsanların acıları seçim çalışmalarına malzeme ediliyor."
Bilim çevreleri ve meslek kuruluşlarının yok sayıldığını da hatırlatan Koramaz, "Bilimin ve tekniğin ışığında sürdürdüğümüz mücadelenin, iktidarın serbestleştirme ve özelleştirme politikalarının; çevre ve kent rantlarına ilişkin politikalarının önünde bir engel oluşturduğunu da biliyoruz ama her ne pahasına olursa olsun ülkemize ve halkımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeye, mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Kaynak: Birgün