GÜNDEM

Tuncer Bakırhan: “Türkiye'de barış, Suriye’nin kuzeydoğusunda savaş olmaz”

Adana’da partisinin dayanışma yemeğinde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Türkiye'de barış, Suriye’nin kuzeydoğusunda savaş olmaz” dedi.

Abone Ol

Gazete Emek- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Adana İl Örgütü’nün dayanışma yemeğinde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “İktidarı Kürtlerle diyalog ve müzakere kurmaya çağırıyoruz. Türkiye’de barış Kuzey Doğu Suriye'de savaş olmaz” dedi.

Geceye Adana’da bulunan çeşitli DİSK ve KESK yöneticileri ile meslek örgütleri, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri, Barış Anneleri, DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile çok sayıda yurttaş katıldı.

Açılış konuşmasını DEM Parti Adana İl Eş Başkanları Helin Kaya ve Seyfettin Aydemir yaptı. Aydemir konuşmasında “İçinde bulunduğumuz sürecin barış, kardeşlik ve özgürlüğe vesile olmasını diliyorum” dedi. DEM Parti İl Eş Başkanı Helin Kaya, DEM Parti’nin gücünü halktan aldığını belirterek yasaklar, kumpaslarla zayıflatılacak bir parti olmadığını ifade etti. Dimdik durmak, omuz omuza olmak gereken bir zamanda olduklarını dile getiren Kaya, “Yaşamın her alanında zorlukları cesaretle aşıp, usanmadan geleceği büyütenlere selam ve sevgi ile” şeklinde konuştu. 

“YÜZYILLIK KÜRT KARŞITI POLİTİKALARDAN VAZGEÇİN”

Bakırhan konuşmasına Şakirpaşa Semti Ova Mahallesi’nde 14 Ekim 2014'te gazete dağıtımı yaptığı sırada katledilen Azadiya Welat Gazetesi çalışanı Kadri Bağdu’yu anarak başladı.  Ortadoğu’da yüz yıl önce tüm kimlikleri yok sayan rejimlerin tek tek çöktüğüne dikkat çeken Bakırhan, “Bugün Orta Doğu'da kanayan bir yara var, bir kaos var, içinden çıkılmaz bir durum var. Ama Orta Doğu'da başka bir şey de var. Yüz yıldır yenilmeyen, kimliğine sayın çıkan, otoriter tekçi rejimlere itiraz eden haklar da var. O halklarda yüz yıl boyunca pes etmediler, direndiler. Bugün Ortadoğu'da bizim umudumuz olan bizim hayalimiz olan, bizim uğrunda mücadele ettiğimiz, yaşamını verdiğimiz, bedel ödediğimiz bir sistem var. Kuzey ve Doğu Suriye'den söz ediyorum. Rojava'dan bahsediyorum” dedi.

HTŞ ile görüşen Türkiye hükümetinin Kuzey Doğu Suriye'yi tanımadığın gibi SMO çeteleri ile birlikte orada bir kargaşa çıkarmaya çalıştığını ifade eden Bakırhan, “Türkiye'yi Kürtlerle diyalog ve müzakere kurmaya çalışıyor. Türkiye hükümetini Orta Doğu'da yüz yıllık Kürt düşmanlığından, yüz yıllık Kürt karşıtı politikalardan vazgeçmeye çağırıyoruz. Türkiye'de barış, Suriye’nin kuzey doğusunda savaş olmaz” dedi.

“TÜRKİYE SURİYE’DE DEMOKRATİK BİR REJİMİN İNŞAASINA KATKI SUNMALI”

Türkiye’nin Suriye’de demokratik bir rejimin inşa edilmesi için katkı sunması gerektiğini ifade eden Bakırhan, Türkiye bürokratlarının Suriye’nin Valisi gibi hareket ettiğine de dikkat çekerek “Türkiye'nin artık Suriye'nin valisi olmaktan çıkmaya davet ediyorum. Suriye, Suriyelilerindir. Suriye Kürtsüz olmaz, Suriye Alevisiz olmaz. Suriye'yi bir önceki gibi tekçi, farklı kimliklerin inançları reddeden, onları katletmeye, malına çökmeye çalışan bu anlayıştan, bu anlayışı desteklemekten vazgeçmeye çalıyoruz” dedi.

“BARIŞ SÜRECİ İÇİN SOMUT ADIMLAR ATILMALI”

1 Ekim’de Bahçeli’nin el sıkışması ile başlayan süreci tartışma süreci olarak ifade eden Bakırhan, “Bakın bir süreç demiyorum, çözüm süreci de demiyorum, bir tartışma süreci diyorum. Çünkü kaç aydır tartışmanın ötesine geçen bir şey yok. Somut bir adım yok. Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesi için ortaya konulmuş bir yol yok. Sadece meselenin sonuçlarıyla ilgilenen, meselenin esasına girmeyen bir tartışma süreci var. Şimdi bu tartışma sürecini artık eğer bir süreç olacaksa somut adımlar atılmalı. İmralı Adası'nın kilidinin açılması gerekiyor. Önce Sayın Öcalan'ın avukatları ve ailesiyle görüşmesi gerekiyor. Sayın Öcalan, bu  koşullar oluşturulmadan müzakereyi nasıl yürütecek? Bir heyetin gitmesiyle bir müzakere yürütülmez.” dedi.

“KÜRT MESELESİ TOPLUMLA ÇÖZÜLÜR”

“Kürt meselesi nedir? nasıl çözülecek?​” soruları ile birlikte başta iktidar ile muhalefet, ana muhalefet olmak üzere Türkiye'deki siyasi partilerin yol haritasını ortaya koyması gerektiğini ifade eden Bakırhan, Kürt meselesi sadece iktidarın çözeceği bir mesele değil. Kürt meselesinin çözümünde muhalefet de aktif rol almalı. Toplumsal kesimler de rol almalı. Türkiye’nin bütününü ilgilendiren bir mesele bir görüşme bir trafikle sadece iktidarın bir ortağının bir söylemi ile bir yere varmaz. Kürt meselesi yüzyıllık meselesidir. Yapısal bir meseledir. Toplumsaldır, siyasaldır, kültüreldir. Kürt meselesi toplumla çözülür. Hükümeti adım atmaya çağırıyoruz, samimi olmaya çağırıyoruz. Eğer bu tartışma bir sürece evrilecekse bu zehirli dilden vazgeçmeye çağırıyoruz.” dedi.  

KAYYIMLAR, HASTA TUTSAKLAR VARKEN ÇÖZÜMDEN BAHSEDİLEBİLİR Mİ?

Kayyım atamalarının ve tutuklamaların sistematik bir baskı aracı olarak kullanıldığına dikkat çeken Bakırhan, “Gün yok ki onlarca siyasetçi ceza almasın, kayyım atanmasın. Artık sadece DEM Parti’nin belediyelerine değil, CHP belediyelerine de kayyım atanıyor,” dedi. Bu durumun dayanışma ve mücadele ile aşılması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, “Kayyımdan rahatsız olanların bir arada olup itiraz etmesi gerekiyor,” çağrısında bulundu.

Bakırhan, “Kayyımcı anlayış değişmezse bir süreç olduğu söylenebilir mi? Cezaevlerinde hasta tutsakları ölüme terk eden bu anlayış devam ederken biz Adana’daki yoksul Türkü Kürtü Arapı bir tartışma süreci olduğuna nasıl ikna edeceğiz? Dolayısıyla iktidarı samimiyete zehirli dilden vazgeçmeye, gerçekten Türkiye’nin yüzyıllık büyük meselesini çözmek istiyorsa bir plana programa somut söylem ve adıma davet ediyorum” dedi.

DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE HALKIN ORTAK ÇABASIYLA MÜMKÜN

Bakırhan, özellikle CHP lideri Özgür Özel’in “Annelerin gözyaşı akmayacaksa, yüzyıllık bu mesele çözülecekse biz de elimizi taşın altına koyarız” sözünü çok kıymetli bulduklarını belirtti. Muhalefet partilerinin olumlu yaklaşımlarına teşekkür eden Bakırhan, ortak mücadele çağrısını yineledi. Kayyımcı anlayışın halkın beklentileriyle uyuşmadığını dile getiren Bakırhan, “Ya kendisini değiştirir ya da bu anlayışı yerel seçimlerde halk değiştirir,” diyerek  yeni bir demokratik Türkiye yaratılmasının halkın ortak çabasıyla mümkün olacağını ifade etti.




 

Kaynak: Evrensel