ÖZEL HABER: DILDAR GÜLER


Gazete Emek - Ülkelerin et tüketim alışkanlıkları ekonomik refah seviyesiyle ilişkili. Türkiye'deki et tüketimi, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinin arasında. Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) verilerine göre, yıllık kişi başı kırmızı et tüketimi 2019’da ortalama 12 kilo iken, 2020’de 7-8 kiloya geriledi. Günümüzde ise bu rakam 5 kiloya kadar gerilemiş durumda. 
 

Bir dönem özelikle küçükbaş hayvancılığın merkezi olanVan’da, köylerin boşaltılması ve hayvancılıkta uygulanan yanlış politikalardan dolayı hayvancılık yok olmakla karşı karşıya kaldı. Hayvancılığın azalmasıyla birlikte kırmız et fiyatları da tavan yaptı. Et fiyatlarının artmasından sonra vatandaşın kırmızı ete ulaşması da imkânsız hale geldi. 

Kasaplarda et satışı durdu

Hem hayvan sayısının hem de alım gücünün giderek azalmasından sonra vatandaş et alamaz duruma geldi. Fiyatların sürekli artmasından dolayı artık satış yapamadıklarını dile getiren kasap Hayrullah Güneş, devlet desteklerinin üreticiye ulaşmamasından dolayı üretimin durduğunu kaydetti. Güneş: “Et fiyatları, üreticimizin kısıtlamasından dolayı arttı. Bunun en büyük nedeni devletin gerçekten üreticilere destek vermemesinden kaynaklanıyor. Mesela 5-6 ay içerisinde kuzu eti 80-100 liradan 300 liraya yükseldi. Devlet, et ithal edeceğine gerçek üreticisini desteklemelidir,” dedi.

10 kilo et alan müşteri 1 kiloya kadar düştü

Alım gücünün düşmesinden dolayı et alımının da düştüğünü dile getiren Güneş, şunlara dikkat çekti: “Bu krizden önce müşterilerimiz haftada 10 kilo et alıyordu. Şimdi ayda bir kilo et alamıyor. Bir kilo et fiyatı günlük işçinin yevmiyesine denk geldi. Daha önce dolaplarımız et ile doluydu. Rengârenkreyonlarımız vardı. Şu an reyona et bile bırakmıyoruz. Tezgâhlarımız gördüğünüz gibi boş duruyor. Hayvancılığınmerkezi olan bir kent iken et tüketimine hasret kaldık.” 

Hayvancılıkta ise tam bir çöküş yaşanıyor

Sosyolog ve Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Özer, ‘Geçmişten Geleceğe Van'ın Kalkınma Dinamikleri’ isimli tezinde, Van’daki hayvancılığı şöyle anlatıyor: “Daha önceleri Van ve bölge, canlı hayvan kaynağı ve kırmızı et üretim merkezi durumunda iken, son yıllarda uygulanan mera ve yayla yasağı, sınır uygulamaları sonucunda bu kaynak kurumuş, iş tersine dönmüştür. Şimdilerde İran'dan canlı hayvan (o da bin bir güçlükle) getirilmekte, kırmızı et ithal edilmektedir. Bu durum, devletin uyguladığı yanlış hayvancılık politikası sonucu "bindiği dalı kesmesi ve altın yumurtlayan tavuğunu öldürmesi" ile eş değerdir. Daha 30 yıl önce bile bütün Türkiye'deki koyunların yüzde 5,34'ü (1.904.920), sığırların yüzde 1,5'i (150.020) Van'da bulunmaktaydı. Bugün gelinen noktada hem tarımda hem de hayvancılıkta tam bir trajedi yaşanmaktadır.”