Deniz İke / Diyarbakır
Bugüne kadar çoban enstrümanı olarak bilinen kaval, en az Diyarbakır surları ve on gözlü köprü kadar eski bir sanat ve kültür.
Şimdiye kadar bir çoban enstrümanı olarak bilinen kaval, çoğu yerde de küçük görüldü. Kaval ayrıca batıda flütle karıştırılmış bir enstrüman olarak ele alındı. Günümüze kadar kendine yaşam şansı bulan kaval orkestralarda da dinlenen bir müzik aleti oldu. Ayrıca çağdaş bir enstrüman olarak müzik dünyasında kendine yer buldu. Keçi Burcundan, Kırklar Dağı’nda, Dicle Nehri ve On Gözlü Köprü'nün yanı başında Diyarbakır surları kadar eski olan kavalın sesi Rêber Söyler isimli Kürt gencinin yüreğinin derinliklerinden gelen nefesle yankılanıyor.
HEM KAVALCI HEM DE IRGAT
Birçok duyguya ses olan bu binlerce yıllık kültür, Dicle Nehri ve kuş seslerinin eşliğinde yankılanıyor. Bu bölgede her mevsim ova, vadi ve Dicle Nehri’nin etrafını büyülü bir renk cümbüşüne dönüştürürken, insanların ilgisini üstüne çekiyor. Bu cennet yerde oturan kavalcı genç, Karacadağ’a bağlı Küfercin köyünden. Küfercin'in daha önce Ermenilerin yaşadığı bir köy olduğu söyleniyor. Rêber Söyler isimli bu genç, hemen hemen her gün buraya gelip kavalını çalıyor. 31 yaşında olan Söyler, 10 yıldan beri kaval çaldığını belirterek, bunun bir çocukluk hayalini olduğunu da söylüyor. Kaval için kimseden eğitim almadığını ifade eden Söyler, dedesi ve babasının da kaval çaldığını anlattı. Rêber Söyler, aynı zamanda köyde de ırgatlıkla hayatını sürdürüyor.
'SAHİP ÇIKALIM'
Çocukluk hayali olan kaval çalmaya 10 sene önce başlayan Rêber Söyler, Hevsel Bahçeleri'nin eşsiz manzarası ve kuş cıvıltıları eşliğinde sanatını sergiliyor. Kavalı ile insanların yüreğine dokunan Söyler, bin yıllık bir kültürü yaşatmaya çalışıyor. Kaval kültürünün unutulmaması için kanının son damlasına kadar kaval çalmaya devam edeceğini belirten Söyler, gençlere de kaval sanatına sahip çıkma çağrısında bulundu.
‘DUYGULARIMI KAVAL İLE DİLE GETİRİYORUM’
Kaval aşkının aileden geldiğini kaydeden Söyler, Amed'de Xalê Celal ve kardeşi Mihemed gibi çok iyi kavalcıların olduğunu ve kendisine onları örnek aldığını söyledi. Kavalın Kürdistan topraklarında ortaya çıkan çok eski bir kültür olduğunu vurgulayan Söyler, bütün duygularını kaval ile dile getirdiği ifade etti.
DENGBÊJLİK VE KAVALIN KÜRT KÜLTÜRÜNÜN OLMAZSA OLMAZI
Kavalın geçmişte savaş, aşk, ağıt ve masallarda çalındığına değinen Söyler, kavalın dengbêjlik ile çok güçlü bir ilişkisi olduğuna dikkat çekti. Dengbêjî de söylediğini belirten Rêber Söyler, kaval ve dengbejliğin birbirini tamamladığını ifade etti. Dengbêjlik ve kavalın Kürt kültürünün olmazsa olmazı olduğunun altını çizen Söyler, Kürtlere ve gençlere bu sanata sahip çıkma çağrısında bulundu.
BÛ KÜLTÜRÜ YAŞATALIM
Rêber Söyler ile sohbetimizi Hevsel Bahçeleri'nin eşsiz doğası ve kuşların cıvıltıları arasında yapıyoruz. Söyler, kavalı çok sevdiğini ve bu kültürün hiçbir zaman yok olmaması gerektiğini belirterek, yaşamının sonuna kadar bu kültürü yaşatacağını da sözlerine ekliyor.