Gazete Emek - İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla 22’si tutuklu 47 sanığın yargılaması devam ediyor.
Bakırköy 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce 500 kişilik konferans salonunda görülen davanın ilk beş celsesinde şu ana kadar tutuklu 21 sanık ifade verdi.
Duruşmanın altıncı günü olan bugün ise çete lideri olmakla yargılanan Fırat Sarı hakim karşısına çıkacak.
NE KADAR CEZA İSTENİYOR?
İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
10 HASTANENİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ
İddianamede ayrıca 'malen sorumlu' olarak ifade edilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılarak mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de talep edildi. SGK'dan günlük 8 bin lira almak için yeni doğan bebekleri yoğun bakımda tutarak ölümlerine yol açan çeteye ilişkin soruşturmada adı geçen 10 hastanenin ise bu süreçte ruhsatları iptal edildi.
RUHSATI İPTAL EDİLEN HASTANELER
Ruhsatları iptal edilen özel hastaneler şu şekilde:
Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi.
CHP’LİLER DURUŞMAYI TAKİP EDİYOR
Davanın altıncı celsesi sanık ve müdafilerin hazır bulunmasıyla başladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer ile sanık ve müşteki yakınları, duruşmayı izlemek için mahkeme salonuna geldi. Hafta boyunca katılımın az olduğu gözlenen duruşmaya bugün de yoğun bir katılım olmadı.
FIRAT SARI İFADE VERİYOR: ‘HAYATTA BİR BEKLENTİM VE UMUDUM KALMADI’
Örgüt lideri olduğu öne sürülen ve hakkında 582 yıla kadar hapis cezası istenen Fırat Sarı, sanık kürsüsüne getirildi. Tutuklandığı günden bu yana tek amacının mahkemeye çıkıp maddi gerçeği ortaya çıkarmak olduğunu kaydeden Sarı, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Hayatta bir beklentim ve umudum kalmadı. Gördüğüm, bildiğim, yaptığım her şeyi anlatmak istedim. Bir saç ekimim yok, hastanem yok, param yok. Bütün hesaplarıma bakılsın. Mehtap ve Sümeyye hakkı, onlara borcum var” dedi.
‘İNSANLIK ONURUMU KAYBETTİM’
Savunmasına “İnsanı varlık yapan ne kadar değer varsa hepsi üzerimden alındı. Bir hiç kaldım” sözleriyle devam eden Sarı, “Maddi varlığımı, mesleki kariyerimi, en son da insanlık onurumu kaybettim” diye konuştu.
'ÖZEL SAĞLIKTA İŞLETME KÜLTÜRÜ HER ZAMAN OLAN BİR ŞEY’
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde çok fazla tıp merkezi bulunduğunu, orada yaşayan halkın da sosyo-ekonomik seviyesinin düşük olduğunu belirten Sarı, “Bir hekimin günde 100’ün üzerinde hasta baktığı bir yer Esenyurt. Zorunlu hizmetimi yaptığım Esenyurt Devlet Hastanesi’nden sonra 2018 yılında Reyap Hastanesi'nde işe başladım. Reyap Hastanesi'nde çok iyi çalışınca bana teklifler gelmeye başladı. Hastanelere biz teklif etmedik, iyi çalıştığımız için hep teklif geldi. İşletme denilen yapı böyle başladı. İstanbul’daki özel sağlıkta işletme kültürü her zaman olan bir şeydi.”
FIRAT SARI HASTANELERİN İŞLETME YAPISINI ANLATTI
İstanbul’daki tüm özel hastanelerin ‘işletme’ kültürü ile yönetildiğini, buna neden olarak da hastane personeli ve hasta sorununu gösteren Fırat Sarı, şöyle konuştu:
“Yenidoğan gibi yerlerde personel bulmak zor oluyor. Hemşirelerin maaşlarında sorun var. Maaşlar asgari ücretin biraz üzerinde. Birine fazla maaş verdiğinde bu sefer iş ortamındaki denge bozuluyor. Bir yandan da hasta sorunu var. Özel hastanelerden yanayım, destekliyorum. Özel hastanede iyi işler başarıldı. Ancak sonuçta orası da bir işletme, para kazanmak istiyor. İnsan sağlığıyla ilgileniyorsunuz; en ufak bir hata korkunç boyutlara ulaşabilir. Daha iyi şekilde yönetmek istiyorlardı. ‘Hizmet işbirliği sözleşmesi' yapılıyordu. İlaçlar, demirbaşlar, doktorlar, hemşireler, hastaneye aitti. Hastanenin kurumsal sistemi aynı şekilde çalışmaya devam etti. Zaten İstanbul’da tüm özel hastanelerde işletme var. Bu sistemi ben keşfetmedim, benden önce de vardı.”
‘BİZDEN SONRA ÖLÜM ORANLARININ ARTACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’
Sağlık Bakanlığı’nın yenidoğan ölümlerinin operasyon öncesi ve sonrası dönemine dair inceleme yapabileceğini söyleyen Sarı,
“O hastanelerde çalışan binlerce kişi işsiz kaldı. Sağlık sistemi sekteye uğradı. Sağlık Bakanlığı, bizden önce Esenyurt ve Avcılar’daki ölüm oranlarını karşılaştırsınlar. Ben ölüm oranlarının artacağını düşünüyorum. Bir aydır haber izlemiyorum. Haber izlemek travma oldu” ifadelere yer verdi.
BEBEK ÖLÜMLERİNİ ANLATTI: ‘BİR RAPORLA BİZİ ATEŞE ATTILAR’
İddianamede yer alan ve ihmal sonucu öldükleri iddia edilen 10 bebeğin ölümüne ilişkin de savunma yapan Fırat Sarı da Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu raporuna tepki gösterdi, “Bir raporla bizi ateşe attılar” dedi.
Fırat Sarı ölen bebeklerini anlatarak şunları söyledi:
“Karakoç bebek çok konuşuldu. Karakoç bebeğin 3.200 gram doğduğunu söylüyorsunuz, ama neden 2 kiloya düştüğünü soruyorsunuz. Yeni doğan bebekler zaten ilk hafta kilo kaybeder, ancak ikinci haftada doğum tartısına dönerler. Bebeğin bağırsakları patlamış. Opera ile Kadan bebek ise benim hiç görmediğim bebekler. Kadan bebekle ilişkilendirilmem ise tam anlamıyla skandal.
Tapelerde İlker’le iki hekim olarak bebeği tartışıyoruz. Tamamen iki bekimin mesleki konuşması.”
‘EĞER CANİ OLSAM ÖLÜM ORANIM YÜKSEK OLURDU’
İddianamenin oldukça agresif hazırlandığını belirterek, “Bu davada çok hekim gaspa uğradı” diyen Fırat Sarı, “Kendimi insan olarak görmüyorum, ancak gençler acımasız. İddianamede hekim kavramı yok sayılıyor. Hemşire arkadaşlar ‘Ben yaptım’ diyormuş. Hekimdir hasta konusunda hüküm veren. Öyle bir şey söz konusu değil” dedi.
Kendisinin 15-20 yıldır yoğun bakım hastası baktığını, toplumsal kıyamet kopunca herkesin saldırıya geçtiğini anlatan Sarı, “Benim ölüm oranım, Türkiye’deki hekimlerin ölüm oranının altında. Eğer cani olsam, bu sayı yüksek olurdu. Şimdi siz ceza hakimisiniz hakkınızda rüşvetle ilgili haberler çıkıyor. Siz daha bir davadan şüphelisiniz. Sizin yargıladığınız herkes şüphe eder. Benim de hükmüm verilmiş, kalemim kırılmış” diye konuştu.
CİMER ŞİKAYETİ: ‘DENİZ GEZMİŞ PARKASI GİYER, MAO OKURDU, AŞIRI SOLCUYDU’
2023’ün Mart ayında yapılan CİMER şikayeti sonrasında başlatılan soruşturma kapsamında yargılandıklarına işaret eden ve şikayeti yapan kişinin sanıklardan Deniz Korkmaz olduğunu hatırlatan Fırat Sarı,
“O şikayeti yapan adam evladım gibiydi. Benim hastanemde çalışıyordu. Deniz Gezmiş parkası giyerdi, aşırı solcu bir çocuktu. hastane molalarında Mao okurdu. 'Aziz milletim' diye şikayet yapmış. Ama Deniz böyle bir şey bilmez. Üslup onun üslubu değil. Deniz, vatan millet nedir bilmez. Öyle bir kaygı taşımaz. Madem gözünün önünde bir sürü bebek ölmüş; neden bizimle çalışmaya devam ettin. Deniz Korkmaz’ın bunu siyasi bir eylem olarak yaptığını düşünüyorum” savunması yaptı.
OĞLUNUN MEKTUBUNU ANLATTI
Mahkeme başkanının ‘son olarak ne diyeceksin’ sorunu yanıtlayan Sarı, “Bugün oğlumun mektubunu aldım, 15 yaşında. Mektubunda, 'Telefon geldi, korktum' diyor. Telefonda, 'Baban iyi bir doktor' demişler. Oğlum, “Babam hep hasları ile ilgilendi, bizimle ilgilenmedi’ diyemiyoruz” diyor. Benim hükmüm verildi, kalemim kırıldı. Ama burada maddi gerçeğin çıkarılması önemli” şeklinde konuştu.
‘HASTANE SAHİPLERİ, BAŞHEKİMLER İLE DE GÖRÜŞTÜM’
Savunmasını tamamlayan Fırat Sarı’ya mahkeme başkanı sorular sordu.
Mahkeme başkanı: İşletmeler için hastanelerden görüştüğün kişiler kim?
Sanık Fırat Sarı: Sadece patronlarla görüştüm diyemem... Kimler işletme konusunda söz sahibiyse onlarla görüştüm. Başhekimlerle de görüşmelerim oluyordu.
Mahkeme başkanı: Bu salondan kim var?
Sanık Fırat Sarı: Birinci Hastanesi için Ali Aksu ile görüştük.
Mahkeme başkanı: TRG Hastanesi’nden?
Sanık Fırat Sarı: Murat Mantuş ile.
Mahkeme başkanı: Bağcılar Medilife?
Sanık Fırat Sarı: O hastane çok alınıp satıldı ama Semiha Hanım vardı.
Mahkeme başkanı: Semiha Yavuz mu? Şafak Hastanesi’nde değil miydi?
Sanık Fırat Sarı: Evet. Şafak’tan oraya geçti.
‘HASAN BASRİ GÖK CİDDİYE ALINACAK BİRİ DEĞİLDİ’
Mahkeme başkanı: Hasan Basri Gök ile tapeleriniz var.
Sanık Fırat Sarı: Hasan Basri Gök, çok ciddiye alınan bir çocuk değil. Herkesle çok konuşurdu. Ciddiye almazdım
Mahkeme başkanı: "Basamakları çek" diyor tapelerde.
Sanık Fırat Sarı: Renginar hemşire, onun dediğini yapacak biri değil. Kendisi çok iyi ve deneyimli bir hemşiredir.
‘HASAN BASRİ EPİKRİZ YAZAMAZ’
Mahkeme başkanı: Hasan Basri Gök’ün epikriz konuşmaları var. Ne diyorsunuz?
Sanık Fırat Sarı: Hasan Basri konuşur, her konuda konuşur, kafa karıştırır. Kafası nasıl çalışıyor anlamıyorum. Haddini aşan konuşmaları çoktur.
Mahkeme başkanı: Hasan Basri boş konuşuyorsa, diğer hemşireler neden onu dinliyor?
Sanık Fırat Sarı: Diğer hemşireler de nasıl biri olduğunu biliyor. Hem Hasan Basri, epikriz yazamaz, bilmez, anlamaz.
‘BEBEK BAŞINA 750 TL ÖDEDİK’
Mahkeme Başkanı: Bir tapenizde, “Dursun abinin diplomasını kullanıyoruz ama o olmayacak.” diyorsunuz. Bu ne demek ?
Sanık Fırat Sarı (Gülüyor): Şaka amaçlı bir konuşma. Kimsenin diplomasını kullanmadık, nasıl olabilir ki bu?
Mahkeme Başkanı: Gıyasettin Mert Özdemir’i tanıyor musun?
Sanık Fırat Sarı: Evet çalıştık.
Mahkeme başkanı: İşletmeden pay alıyor muydu?
Sanık Fırat Sarı: Bebek sevklerini o yapıyordu. Bebek başına 750 lira para öderdik.