HABER: İhsan Birgül

Gazete Emek - “Bu adamlar o kadar vahşidirler ki daha hayatlarında bir şehir görmemişler,bir arada oturup yemek yememişler, ömürlerinde bir defa yıkanmamışlar,

üzerlerine bir ceket giymemişler.Hepsinin başlarında bir keçe külah,sırtlarında ham bir koyun derisi

vardır.” (27 Temmuz 1930 Akşam)

“Din hakkında esaslı fikirleri yoktur. Müslüman olanların hepsi şiidir. Kızılbaşlar ise doğrudan şeytana tapıyorlar.Yedikleri, geçenlerde yazdığım gibi çiğ keçi

eti ile bir avuç bulgurdur” (28 Temmuz 1930 Akşam)

Ne zaman Ağrı İsyanı ile ilgili medyayı hatırladığımızda Cumhuriyet Gazetesi'nin o dönem attığı “ Temizlik Başladı: Zeylan Deresi'ndekiler Tamamen İmha Edildi”, “Asiler 5 Günde İmha Edildi” manşeti  ve benzerleri aklımıza gelir. 

Ama Ağrılı araştırmacı yazar Nihat Öner, yaptığı 8 yıllık bir çalışma ile medya kusurunun sadece bununla sınırlı olmadığını ortaya çıkarmış. 2016 yılından 2024 yılına kadar, Ağrı İsyanı ile ilgili 1929 ile 1953 yılları haber yapmış 22 adet gazete ve dergiyi incelemiş. Elde ettiği tüm verileri yazıya dökerek, 6 ciltlik bir kitap serisi hazırlamış. 

Uzun yıllardır köy köy dolaşarak hem Kürt folklorü üzerine derleme yapan hem de Ağrı İsyanı tanıkları ve tanık çocukları ile konuşan Öner'in bu çalışmasında da gerçekten de ilginç ve önemli bilgilere sahip oluyoruz. 

Örneğin; daha Ağrı yolunda iken Ağrı İsyanı ile hayal ürünü haber yapan Esat Mahmut Karakurt isimli Akşam Gazetesi muhabirinden, İzmir yereli bir gazete olmasına rağmen bölgeye hususi muhabirlerini gönderen Hizmet Gazetesi'ne kadar nice günyüzüne çıkmamış bilgiler var. 

Biz de Gazete Emek olarak Öner'e bu çalışmayı yapmasındaki amacını, nasıl bir çalışma yürüttüğünü ve Ağrı İsyanı döneminde medyanın tavrını sorduk.

“İstanbul, Ankara ve İzmir arşivlerini inceledim”

Ağrı İsyanı ile ilgili araştırma yapanların bu belgelerin hepsini bir arada bulmasını sağlamak için bu çalışmayı başlattığını belirten Öner, şöyle başlıyor:

“Daha önce Ağrı İsyanı üzerine araştırma yapıyordum. Köyleri dolaşıp son tanıklarla, tanıkların çocukları ile konuşuyordum.  Dönemin medyasında Ağrı ile ilgili haberlere ihtiyacımız oluyordu. Bu gazetelere ulaşmak, gazete arşivlerinde araştırma yapmak biraz sıkıntılıydı.  Kendimde bu sıkıntıları yaşadığımdan dolayı gazete arşivlerinde araştırma yapıp gazete arşivlerindeki Ağrı İsyanı ile ilgili haberleri, yazıları toplayıp bunu  kitaplaştırmak istiyordum.  2016 yılında İstanbul'a gittim. Oradaki devlet arşivlerinde, belediye ve üniversite arşivlerinde araştırma yapmaya başladım.  Sonra Ankara'ya gittim, oradaki arşivleri inceledim. Daha sonra İzmir'e gittim.  İzmir'deki arşivler gazete arşivlerini incelemeye başladım. 2016 yılında başladığım bu çalışmam 2024 yılına kadar sürdü. Amacım bu konuda araştırma yapanların bu arşivleri bir yerde bulmasını sağlamaktı”.

“Sayısız gazete ve dergi inceledim, 22 tanesini baz aldım”

Bazıları “Beyzade” bazıları “Kirve” bazıları ise “Mırtıv” diyor; İşte onların hikayesi Bazıları “Beyzade” bazıları “Kirve” bazıları ise “Mırtıv” diyor; İşte onların hikayesi

Araştırma süresince 22 adet gazete ve dergiyi inceleyen Öner, en çok yer veren gazeteleri de örnek veriyor:

“Araştırmam süresince sayısını hatırlayamayacağım kadar çok gazete ve dergi inceledim. Ama 22 tane gazete ve dergiyi baz aldım. 22 gazete ve dergide 1929'dan başlayıp 1953 yılına kadar Ağrı İsyanı ile ilgili ne varsa tamamını küpürlerden yazıya dönüştürdüm.  Tamamını bu çalışmama ekledim.

İsyana  en çok yer veren gazeteler Akşam, Cumhuriyet, Milliyet, Vakit ve Hakimiyet-i Milliye gazeteleridir. Ama benim en çok dikkatimi çeken ve en çok önemsediğim Hizmet Gazetesi'dir. İzmir'in yerel bir gazetesi olan Hizmet Gazetesi, yerel gazete olmasına rağmen bölgeye hususi muhabirlerini gönderiyor. Diğer gazeteler genelde Anadolu Ajansı’nın haberlerini kullanırken, Hizmet Gazetesi daha çok kendi haberlerini yapıyor.  Bundan dolayı Hizmet Gazetesi daha önemli. Yani daha çok yer vermekten ziyade daha ayrıntılı daha çok bilgi veriyor dönemle ilgili”.

“Akşam Gazetesi muhabiri daha Erzincan'dayken Ağrı İsyanı ile ilgili haberler yapıyor”

En asılsız ve ilginç haberlerin Akşam Gazetesi ve muhabiri Esat Mahmut Karakurt'a ait olduğuna dikkat çeken Öner, Karakurt'un Kürtleri bu kadar karalamasına rağmen kimin tarafından Kürt olduğu iddiasıyla karalandığını açıklıyor:

“Döneme ait en dikkat çekici -gerek manşet olsun gerek haber içerikleri olsun- Akşam gazetesinin manşetleridir. Akşam Gazetesi bölgeye Esat Mahmut Karakurt isimli bir muhabirini gönderiyor.  Karakurt daha Erzincan'dayken Ağrı ile ilgili haberler yapıyor. Ama haberlerin tamamı hayal ürünü. Kürtleri, vahşi, hiç banyo yapmayan, hiç okuma yazma bilmeyen barbarlar olarak tanıtıyor. Milliyetçi bir fikre sahip olan Karakurt gerçek dışı şeyler yazıyor. Örneğin; diyor ki Ağrı Kürtleri Kızılbaş’’tır. Oysa ki Ağrı Kürtleri’nde Kızılbaşlık yok. (Karakurt burada bir tespit yapmıyor, Alevilik üzerinden Kürtleri karalayarak aynı zamanda Alevilere de hakaret ediyor) .

Bir başka yerde çiğ köfteyi örnek göstererek, Kürtler çiğ et ile bulguru karıştırıp yiyecek kadar vahşiler diyor.  Hem Kürtlerin okuma yazmasının olmadığını söylüyor hem  başka bir gün Kürtlerin Ağrı Dağı’nda gazete neşrettiğini söylüyor. Kısacası; en ilginç haber ve manşetler Akşam Gazetesi’nin Esat Mahmut Karakurt'u Ağrı’ya gönderdikten sonra onun oradan yazdığı haberler ve yazılardır.

Karakurt, Ağrı'dan gönderdiği haberlerle fotoğraflarla o dönem meşhur oluyor.  İsyan bittikten sonra da Ağrı İsyanı ile ilgili bir roman yazıyor.  “Dağları Bekleyen Kız”  isminde bir roman. Yine tamamı hayal ürünü ve gerçeklerle alakası olmayan bir roman. Daha sonra bu roman filme çevriliyor. Karakurt, bu hayal ürününden dolayı bir nam kazanıyor. Ama daha sonra kendisi de dönemin ırkçı yazarlarından Nihal Atsız tarafından Kürt olduğu iddia edilerek karalanmaya çalışılıyor.  Karakurt o kadar Kürtleri karalayıp kötülemesine rağmen yine de malum yerlere yaranamıyor”.

Bu çalışmanın bir an önce okur ile buluşmasını istiyorum”

Uzun ve yorucu bu çalışmasının bir an önce okur ile buluşmasını isteyen Öner, sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Son olarak şunu söylemek istiyorum.  Daha önce de söylediğim gibi toplam 22 gazete ve dergiden faydalandım. Bu 22 gazete ve dergide ne kadar haber, köşe yazısı, değerlendirme, karikatür, resim, harita varsa tamamını bir yere topladım.  Tamamını yazıya döktüm. Bu benim uzun yıllarımı aldı. Benim için çok zor bir çalışma oldu ama nihayet bitirdim.  Umarım en kısa zamanda kitaplaşıp okuyucuya ulaşır”

Öner'in çalışmasında baz aldığı gazeteler şunlardır:

Akşam, Anadolu, Cumhuriyet Milliyet Hakimiyeti Milliye, Son Posta, Yarın, Vakit, Hizmet, İzmir Postası, Kurun, Ulus, Doğu, Türk Sözü, Resimli Uyanış, Bildiriş, Odlu Yurt, Resimli Yurt, Servet-i Fünun Uyanış, Yeni Adana, İdare - Dahiliye vekaleti aylık mecmuası, Resmi Gazete.

Yazarın habere konu ettiğimiz çalışması dışında, 3’ü derleme masal, 1’i Kürt halk inanışları üzerine, 1’i Kürt halk meseleleri ve 1’ i  Redkî aşireti üzerine araştırma ( iki ciltlik) olmak üzere daha önce yayınlanmış 6 adet eseri var.

Not: Karakurt'un “Dağları Bekleyen Kız” adlı romanı hayal ürünü olmakla beraber bir zamanlar Türkiye televizyonlarındaki dizi furyasının temeli olarak da görülebilir. Okumuş ağa çocuğu ile köye gelen öğretmen aşkı, askere aşık olan köylü kız ve bütün köyü “adam” eden doktor rolleri vs.

BU HABER NEWSLAB TURKEY'İN KULUÇKA PROGRAMI KAPSAMINDA ALINAN HİBE DESTEĞİ İLE YAPILMIŞTIR. 

Editör: Bekir GÜNEŞ