Gazete Emek - Hatun, “Biz Amed’in, tüm ilçe ve köylerin ismini referanduma götüreceğiz. Milletimiz ne karar verirse onu yapacağız” dedi.
Kayyımların kente ve halka Kayyımlar hizmet açısından, dilimiz ve kültürümüz açısından büyük bir zulümdü” diyen Hatun kayyımların en çok AK Parti ve MHP’ye zarar verdiğini söyledi.
Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak’a konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Adayı Doğan Hatun, belediye hizmetine ilişkin plan ve projelerini anlattı.
Rûdaw: İlkin buradan başlayayım. Seçimlere tüm partiler tek adayla katılıyor ancak DEM Parti iki adayla çünkü eşbaşkanlık sistemi var. Bu sistemi sorunsuz bir şekilde nasıl paylaşıyorsunuz?
Doğan Hatun: Doğrusu partimiz 2014 yılından beri eşbaşkanlık sistemine geçti ve bu sistemi sadece belediyelerde değil tüm kurumlarında uyguluyor. Kadınların örgütlenmesi için de, erkekleri anlamak için de güzel bir sistem. Birbirimizden öğrenmek çok önemli. Toplumda bunun iyi bir sistem olduğu, güçlü olduğu ve kadın renginin ülkenin her yerine yayıldığı görülüyor. Bu sayede kadınların örgütlenmesi güçleniyor ve erkekler kadınları daha iyi anlıyor. Ortak bir yaşam olarak anlaşılıyor.
Rûdaw: Resmi olarak kimin belediye başkanı olduğu sizin için fark ediyor mu? Çünkü resmi yasalar ve yönetmelikler bu sisteme izin vermiyor.
Doğan Hatun: Resmiyet sadece devlet içindir, bizim için değil. Partimizi bu resmiyet ilgilendirmiyor. Biz buna eşit bakıyoruz. Ben olmuşum veya diğer eş başkan belediye başkanı olmuş bizim için önemli değil. Tüm arkadaşlarımız ve partimiz için de önemli değil. Doğrusu halkımız için de önemli değil. Bu yüzden bir problem yok, biz bu sistemden memnunuz.
Rûdaw: O yüzden seçilirseniz diyeceğim. Sera Bucak hanımla birlikte seçilirseniz yapacağınız ilk icraat ne olacak?
Doğan Hatun: Bildiğiniz gibi 8 yıldır belediye kayyımların elinde, ne halkın hizmetinde ne de halkın iradesini temsil ediyor. Belediye yönetimi elimizde olduğunda 15 yıl boyunca dil, kültür, sanat, kadın ve şehre hizmet konusunda çok önemli adımlar atıldı. Her şey yüzde 100 tamam mıydı, değildi elbet, bizim de eksiklerimiz oldu ama biz son 20 yıldan başladık, 1999’dan bu güne kadar ne yaptık, neyi eksik yaptık, tüm bu konuları kendi aramızda ele alıp eleştiri ve özeleştiri yaptık.
Rûdaw: Peki seçilirseniz ilk işiniz ne olacak?
Doğan Hatun: Ben de oraya gelmek istiyorum. Bu çalışmanın tek bir önceliği yoktur, birinci, ikinci ve üçüncü diye sıralayamazsınız. Çünkü dili, kültürü, sanatı birbirinden ayıramazsınız. Birlikte yürümek gerekiyor. Biz kendimize şu sözü verdik; Bu şehrin dili Kürtçe olmaz ise, Kürt kültürü ve sanatı bu şehirde yaşanmayacaksa biz belediye başkanlığı yapmayacağız. Dolayısıyla bu bizim ana politikamızdır. Ama yapacak başka işlerimiz de var. Geçtiğimiz gün başka yerde de söyledik, biz öncelikle bıraktıkları enkazı temizleyeceğiz. Bu politik bir meseledir, onların ortama saldığı kötü kokuları, kişiliklerinden, düşüncelerinden sızdırdıkları kötü kokuları temizleyeceğiz. Bu gündem de oldu, bugün Çüngüş’e gittik orada bir esnaf bize bir süpürge verdi. “Biz seni dinledik, al bu da bizim hediyemiz olsun, bununla onların beynini temizleyin” dedi. Bunu bize hediye eden o arkadaşımızı da teşekkür ediyorum, 5 yıllık belediyemiz döneminde bu bizim elimizde olacak ki biz de kirlenmeyelim.
Rûdaw: Spesifik bir soru soracağım; Diyarbakır halkının size ve Sera Bucak Hanım’a oy vermesi için üç neden söyleyin. Size neden oy vermeliler?
Doğan Hatun: Doğrusu sayacağım üç neden de birbirinin aynısı. Birincisi biz “Amed başkentimizdir, bundan bin yıl sonra da Kürtlerin başkenti olarak kalacaktır” diyeceğiz. Bu şehrin pazarında dili değiştirip Kürtçe yapacağız. Şehrimizin, sokaklarınızın, pazarımızın, işinizin, her şeyin, hizmetlerinizin adını Kürtçe yapacağız. Sekiz yıldır bu şehirde tek bir Kürtçe kültürel, sanatsal etkinlik yok. Teknik açıdan da yapacağımız çok sayıda projemiz var. Üçüncüsü de bu şehre bir kez daha sevgiyi getireceğiz. Birbirimizi seveceğiz.
Rûdaw: Bu şehirde Kürtçeye izin verilmediğini, bastırıldığını söylediniz. Kürtçeyi yeniden canlandıracağız dediniz. Ne yapacaksın? Anaokulları, tiyatro grupları mı kuracaksınız? Festivaller, konserler mi düzenleyeceksiniz? Edebi çalışmalar mı yapacaksınız?
Doğan Hatun: Seçimden 10-12 gün sonra bir tiyatro festivali var. Bu belediyenin işi değil. Ama biz kendi işimizmiş gibi sahip çıkacağız. Kürtçe müzik ve şarkılar için festivaller gerekiyor. Artık kulağımız pas tutmuş, o pası silmeliyiz. Neden bu şehirde Kürtçe kültür sanat etkinlikleri olmasın? Biz hiçbir dile karşı değiliz. Elbette Türkçe ve Arapça olacak, kim hangi dili isterse onu konuşacak ama bu şehirde ana dil Kürtçe olacak. Anaokullarından diğer okullara teknik alanlara kadar tüm faaliyetlerimiz Kürtçe olacaktır.
Rûdaw: Kürtçe okullar da açacak mısınız, Ferzad Kemanhger gibi?
Doğan Hatun: Kürtçe okulları muhakkak açacağız, kapatılanları da yeniden açacağız. Ferzad Kemanger, Zarokistan gibi. Bu okulları 17 mahallenin tamamında açacağız. Bunu biz sözden öte temel sorumluluk olarak söylüyorum. Çocuk küçükken kendi ana dilini konuşmuyorsa, büyüdüğünde de öğrenemez. Biz anneye de ana diline de çocuklarına da sahip çıkacağız.
Rûdaw: Peki hizmet dili ne olacak, belediyenin dili?
Doğan Hatun: Resmi formda Türkçe yazılması zorunludur ancak kamusal alanda en az iki dil kullanılacak diyoruz. Ama asıl önemli olan Kürtçenin Dimilki ve Kurmanci lehçelerini kullanmak. Biliyorsunuz şehirde Zazaki-Kirmancki konuşan vatandaşlarımız da var. Bunun için de bir temel hazırlayacağız.
Rûdaw: Belediye bünyesinde çalışanlar için de bir kurs açacak mısınız?
Doğan Hatun: Muhakkak! Sadece belediye çalışanları için de değil, halk için de Kurmanci ve Zazaki.
Rûdaw: Belediye denilince DEM Partili seçmenin aklına kayyım geliyor.
Doğan Hatun: Sadece DEM Parti’nin değil, onların da aklına kayyım geliyor. AKP de biz kayyım istemiyoruz demişti?
Rûdaw: Kayyımlardan kurtulabilecek misiniz?
Doğan Hatun: Kayyımlar hizmet açısından, dilimiz ve kültürümüz açısından büyük bir zulümdü hem bizim için, hem şehrimiz için ama bizden çok AKP ve MHP’ye zarar verdi. Kayyum Kürdistan’da hiçbir zaman sona ermedi. Şeyh Said hadisesinden sonra Umimi müfettişleri görevlendirilmişti, o da vasiydi. 90’lı yıllarda köy yakılınca Vali OHAL ilan etmişti. Aynı zamanda bir koruyucu gibiydi. İsimleri farklı olsa da hepsi kayyımdı.
Nasıl zarar verdi diye soracaksanız eğer; Kayyum Kürdistan’da hiçbir zaman sona ermedi. Şeyh Said hadisesinden sonra tüm şehirlerimizde umimi müfettişler atandı, halk göçertildi, o da kayyım gibiydi. 90’lı yıllarda köyleri yaktıklarında OHAL ilan edildi ve OHAL valileri atandı. Şimdi de aynı sistem uygulanıyor. İsimleri farklı olsa da hepsi kayyımdır ama bu ellerinde patladı.
Rûdaw: Kayyımlar geldiğinde ilk olarak Amed adını belediye tabelasından kaldırdı. Siz seçilirseniz eğer bir kez daha Amed’in adını belediye tabelasına yerleştirecek misiniz?
Doğan Hatun: Geri yerleştirmezsek bu bizim ayıbımız olur. Sadece belediyenin ismi de değil. Mesela Ehmedê Xanî’nin ismini kaldırdılar, Cegerxwîn’in ismini de değiştirmek istediler. Mahallelerimizde öncülerimizin ismi vardı, mesela Vedat Aydın’ın adı parktan kaldırıldı. Bir sokağı, parkı açtığımız ilk önce oraya öncülerimizin ismini vereceğiz. ,
Rûdaw: Yani Kürtlerin tarihinde tanınan şahsiyetlerin isimlerini.
Doğan Hatun: Evet, ayrıca şehir için önemli olan şahsiyetlerin isimlerini vereceğiz. Yazar olabilir, şair olabilir. Öncüler kimlerse, asıl önemli olan onların adı olacak.
Rûdaw: Amed siminden bahsettiğimiz zaman bu soruyu da sormak istiyorum; Amed ismi için referandum yapmayı düşünüyor musunuz? Şehrin bir çok tartışma var, Diyarbakır, Diyarbekir gibi? Bir çok kişi de Amed ismini kullanıyor.
Doğan Hatun: Sivil toplum örgütleri içerisinde çalışırken de Türkçe adı Diyarbakir olsa da biz hep Amed’i kullanırdık. Amed adında bir platformumuz vardı. Aslında bu meseleyi referanduma götürmeyi hiç düşünmedim ama buna öncülük yapılabilir. Devletin koyduğu yasalarda da bu var. Güroymak Norşin örneği gibi. İlçe ve köy adları neden olmasın? Bunu referandumla halk değiştirebilirler. Halkımız referandum isterse yaparız. Yapılması da gerekiyor. Halkımıza da sormamız gerekiyor, bu konuda anket de yapabiliriz, sosyal medyadan da üzerinde çalışabilir ve bu değişimlere öncülük edebiliriz.
Rûdaw: Şeyh Said adını sormak istiyorum. Diyarbakır’da bir bulvarda adı anıldı ve bazı çevreler kıyamet kopardı. Bu isim üzerinden ırkçılık yapıldı. Bu bulvara Osman Baydemir zamanında Şeyh Said ismi verilmişti. Yolu yenilediklerinde tekrar gündeme geldi. Siz Şeyh Said’e ve Şeyh Said ismine nasıl yaklaşıyorsunuz? Sizin için Şeyh Said nedir? Çalışmalarınızda ismine yer verecek misiniz?
Doğan Hatun: Şeyh Said Kürt halkının öncülerinden biridir. Amacı, tavrı, şehadetine kadar yaptığı tüm çalışmalarla liderdir. Halen birçok ilçe ve köye gittiğinizde herkes onun Kürt halkının lideri olduğunu söylüyor. Biz de bu kültürle büyüdük. Bir halk liderlerini unutursa halk olmaktan çıkar. Buna sahip çıkmamız gerekiyor, tüm öncülerimize de sahip çıkacağız. Sadece Şeyh Said’e değil, tüm liderlere sahip çıkacağız. Kürt halkı için, bu topluma için kim küçük bir adım atmışsa biz ona sahip çıkacağız. Şeyh Said’inki sadece küçük bir adım değildi, bir devrimdi. Bu büyük bir devrimdi. Kim ne derse desin, sonu ölümle sonuçlansa bile yine biz sahip çıkacağız. Bu kadar da büyük konuşuyorum, ucunda ölüm bile olsa sahip çıkacağız!
Rûdaw: Diyarbakır’dan bahsederken siz biraz Kürt kimliğine değindiniz, nasıl silindiğini ve geri getirmek için neler yapacağınızı anlattınız. Biraz da mimarisinden de bahsedersek. Çünkü Diyarbakır-Amed çok kadim bir kent. 12 bin yıllık bir geçmiş ve 30’dan fazla uygarlıktan bahsediliyor. Mitanilerden Medlere, Mervanilere, Atruklulardan Osmanlılara kadar. Şehrin mimarisini nasıl şehrin kimliği haline getireceksiniz?
Doğan Hatun: Diyarbakır yaşamın 12 bin yıldan beri kesintisiz sürdüğü bir şehir, belki de daha eski olabilir. Binaları, surları, kalesi. Bildiğimiz kadarıyla sadece kalesi 12 bin yıllık. 2014 yılı sonunda, 2015’in başında korunması için UNESCO Listesine girdi. UNESCO bu tarihi mekanları çatısı altına aldığında insanlığın mirası haline geliyor. Bu nedenle surlar ve sur içi çok önemli. 2015-2016’da kentte çatışmalar yaşandı. Birçok tarihi yapının korunması gerekiyordu ki devlette bunların kayıtları da vardı. Ancak savaştan sonra hepsi yok edildi. Hala bunları restore edebilirsiniz. Her bir taş kayıtlı, çünkü her bir taşın ismi, özellikleri, yapım tekniği, ölçümü ve nasıl yapıldığına dair bilgiler ve kayıtlar mevcuttur. Ama bunları yeniden inşa etmek belediyenin bütçesini aşar. Kültür ve Turizm Bakanlığı bundan sorumludur. Belediyenin kararı olsa ülke ülke gezer, fon toplar, yine yapardık. Şunu söyleyeyim 8 yıl boyunca Mimar ve Mühendisler Odası sözcüsüydüm. Sur sadece Diyarbakır’ın değil, tüm dünyanın mirası. Mühendislik ve mimarlıktan aldığımız bir kültür var. Belediye başkanı olup olmamak değil, nerede tarihi bir taş veya yapı varsa onu korumayı öğretiyor bu kültür. Kısaca bir şey daha söyleyeyim; iki yıl önce sivil toplum kuruluşlarında görevliyken 17 ilçemizdeki tüm tarihi eserlerin kayıtlarını aldık, geçen hafta da bunun tanıtımı yapıldı, siz de katılmıştınız. Enkazı dahi kalan yapıları kayıt altına aldık. İmkanlarımız olursa birer birer de imkanlarımız dahilinde sahip çıkacağız.
Rûdaw: Biraz da projelerinizden bahsedelim. AK Parti’nin adayı Diyarbakır’a tramvay sistemi getireceklerini söylüyor. Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisi projesini yapacağını söylüyor. Öğrencilere burs vereceklerini, ailelere kart dağıtacaklarını söylüyor. Sizin projeleriniz neler?
Doğa Hatun: Öncelikle şunu söyleyeyim, şöyle bir eleştiri ile başlayayım; sekiz yıldır belediye kayyımın elinde yani onların elinde? Sekiz yıldır devletin bütün imkânları onların elindeydi, neden yapmadılar? Tren ve tramvay konusuna gelecek olursak, Diyarbakır’da trafik ve yol şartlarına bakıldığında bu artık ihtiyaçtır. Ancak sadece tramvayla da bitmez. Alternatif yollar açılmalı, bazı yolları tek şerit yapmak gerekiyor. Bu bizim işimiz. Teknik işleri çok iyi anlıyoruz. Tramvay ise şarttır. Şehri güzelleştirir ve bir kültür yaratır. Diyarbakır’da yaşayan 2 milyon işi bunu istiyor. Bizim böyle bir projemiz var.
Rûdaw: Osman Baydemir zamanında da bu proje vardı…
Doğan Hatun: Baydemir döneminde de, Gültan Kışanak ve Selçuk Mızraklı döneminde de vardı. Belediye elimizdeyken bu projeyi yapmak için başka ülkelerden fon bulundu ama devlet izin vermedi. Proje için yurt dışından fon alınabilmesi için bir devlet bakanının kefil olması ve onaylaması gerekiyor. Ama bunu yapmadılar. Bakanlık onaylamadan yurt dışından fon alamazsınız.
Rûdaw: Depreme çok çalıştığınıza tanık oldum, diğer kentlerde de depremzedelere yardımcı oldunuz. Artık bu deprem gerçeğini herkesten daha iyi biliyor olmalısınız. Diyarbakır’da depremde binaların yıkılmaması için neler yapacaksınız?
Doğan Hatun: Şehirde yapılan yeni binalar, tek katlı dahi olsa deprem tekniğine göre analizleri yapılmadan yapılmasına izin vermeyeceğiz. Tek bir ev bile onaylanmadan yapılmasına izin vermeyeceğiz. Ayrıca biz depremde evi yıkılanlar için sosyal konutlar inşa edeceğiz. TOKİ’nin alternatifini yapacağız. Belediye olarak bizim buna hakkımız var. Biliyorsunuz benim evim de depremde hasar gördü.
Rûdaw: Sizin eviniz de mi hasar gördü?
Doğan Hatun: Evet benim evim de yıkıldı.
Rûdaw: TOKİ’den size ev çıkmadı mı?
Doğan Hatun: Hayır çıkmadı. Ben de zaten istemiyorum. Evleri yıkılan, büyük zarar gören insanların durumunu biliyorum. Annemden biliyorum. Çünkü evi hasar gördü. Bu yüzden projelerimizi hazırladık. Başlangıçta 2 bin yapı yapacağız, sonra imkanlar dahilinde diğer yerlerde yapacağız. Belediyenin imkanlarıyla yapacağız. Biz de partimize belediyelerin kazanıldığı bütün şehirlere ayı konutları yapmasını önerdik.
Rûdaw: Son olarak; seçilirseniz eğer kayyımlar gibi belediye çalışanlarını işten çıkaracak mısınız?
Doğan Hatun: Şunu söyleyeyim; halka hizmet edenlerin, işçi ve ekmekçi olanların, ekmeğinin peşinde olanların, alın teriyle KPS sınavı ile seçilerek işe girmiş olanların, aldıkları maaşı hak edenlerin yeri başımız gözümüz üstüne. Kimseye bir itirazımız yoktur. Ama bürokrat gibi bu şehre hakaret etmiş, kayyımın beyni olmuş kişiler hariç. Zaten kayyımla birlikte hareket etmiş, bu halka hakaret ve zulmetmiş kişilerin hala orada devam etmesini soracaksanız eğer, sanırım bunlar kendileri bizimle çalışmayacaklar. Belediyenin kazanımları, çıkarları bu halka aittir. Onlar bu halktan neyi almışlarsa bu kişiler hakkında tek tek hukuka göre dava açacağız. Kire bulaşmış ve bu halkın malını yemiş kişilere karşı dava açacağız. Mahkemelerin kararları önemlidir, ama yolsuzluk yapanların bürokrat olarak bizimle çalışmasına izin vermeyeceğiz.
Rûdaw: Çok teşekkürler.
Doğan Hatun: Ben de teşekkür ediyorum.