Haber: İhsan Birgül
Gazete Emek - 25 seneyi aşkındır köylerden ve uzak yaylalardan çok zor koşullar altında tedarik ettiği peynir, tereyağı ve çökelekleri Diyadin çarşısındaki dükkanında satan Konyar, bütün zorluklara rağmen bu mesleğin devam ettirilmesinden yana ve bu kültürün kaybolmasını istemiyor.
Başta peynir olmak üzere kahvaltılık süt ürünlerinin sonbaharda kışın tüketmek için kilolarca satın alındığı Diyadin'de ekonomik krizin getirdiği düzensiz fiyat artışı hayvancılığı da bir şekilde etkilemiş. Ot, saman, yem ve ilaç fiyatları vs. Azalan besicilik beraberinde süt ürünlerini de azaltmış haliyle. Bundan kaynaklı ürün satışlarında ciddi fiyat artışları oluyor. Bu da insanların alım gücünü düşürüyor. 40, 50 kilo alanlar bugün 10, 15 kiloya düşmüş. Hatta 5 kiloya düşenler var.
Diyadin’in tanınan peynir satıcısı Mehmet Konyar, karşı karşıya kaldıkları geçmiş ve günümüzdeki tüm zorluk ve sıkıntılara rağmen şehir halkına organik süt ürünlerini sunmada ısrarlı.
Gazete Emek olarak, Konyar’a yaptığı işin zorluklarını, ürün tedarik biçimlerini ve gelecek için temennilerini sorduk
20’li yaşlarda bu işe başlayan Konyar, organik süt ürünlerini direk üreticiden alıp müşteriye sunduklarını söylüyor:
“Yaklaşık 30 senedir bu iş ile meşgulüm. Yani peynircilik yapıyorum. Bu mahsulleri; peynir, tereyağı ve çökeleği direk köylüden alıp satıyoruz. Hepsi organik yani. Çoğunlukla biz gidip köylerden ve yaylalardan alıyoruz. Bazen de imkanı olanlar getirip bize teslim ediyorlar. Bu şekilde şehirde hayvancılık yapmayan kesimlere peynir, tereyağı ve çökelek gibi süt ürünlerini ulaştırıyoruz”.
Bu işin ciddi bir emek ve sabır gerektirdiğini belirten Konyar, kimi yaylalardan ancak hayvan sırtında ürün tedarik ettiğini de ekliyor:
“Bu işin de kendine göre zorlukları ve sıkıntıları var. Buna ürün tedarik etmedeki zorluklar, bu ürünleri muhafaza etme ve ekonomik krizin satışlardaki etkilerini örnek göstererebiliriz.
Kimi köy ve yaylaların ulaşım sıkıntısı var. Bu da ürün tedarik etmede bizim için zorluk oluyor. Örneğin; bazı yaylalara araba ile bile gidilmiyor. Ancak o ürünleri hayvan sırtında getirebiliyoruz. Bu sıkıntıyı çoğu zaman yaşıyoruz.
Ayrıca ürünleri doğasına uygun muhafaza etmek için çok titiz davranıyoruz. Gerek tulum gerekse salamura ürünlerde. Bu da çok emek demektir”.
Ekonomik krizin kendi işlerini de ciddi şekilde etkilediğine dikkat çeken Konyar, iki yıl içindeki fiyat farkına da şu örnekleri veriyor:
“Tabii ekonomik kriz bizim satışlarımızı bayağı etkiledi. Özellikle bu sene satışlarda ciddi düşüşler oldu. İnsanlar ürün almakta güçlük çekiyor. Çünkü fiyatlarda da artış oldu. Bundan dolayı maddi durumdaki düşüşten artık herkes fazlaca ürün alamıyor. Eskiden insanlar 20 ile 50 kilo arası peynir ve çökelek alıyordu. En az 10, 15 kilo tereyağı alıyordu. Şimdi ise bu oran 10 ile 15 kiloya düştü. Çünkü iki sene önce 60, 70 TL olan peynir fiyatı şimdi 200 ile 250 arası.
Bizim burada peynir ve benzeri şeyler kışlık alınır. Yani bahara kadar yetecek miktarda alınır. Ekonomik krizden dolayı artan fiyatlar yüzünden insanlar artık günübirlik alıyor.. Eskiden 40, 50 kilo alan insanlar artık 3, 5 kilo alıyor. Daha fazla alamıyor. Bu da bizim işimizi zorlaştırıyor”.
Bu organik süt ürünlerinin sağlıklı yanıyla beraber bunun bir kültür olduğunu dile getiren Konyar, tüm zorluk ve sıkıntılara rağmen bu mesleğin devam ettirilmesini istiyor:
“Bu mesleğin ve bu kültürün devam etmesini istiyorum. Bitmemeli. Tabii şimdiki nesil pek organik aramıyor artık. Genelde hazır, fabrikasyon market ürünlerine yöneldi. Ama bizim sattığımız ürünler birinci elden yani direk üreticiden alınan organik peynir, tereyağı ve çökeleklerdir. Bu kültürün devam etmesi için bu mesleği yaşatmak lazım.
Elbette başta da dediğim gibi ürün tedarik etmede ve üretimdeki çok ciddi zorluklar var. Hayvancılık zorlaştı, ürün tedarik etmede yine aynı. Çünkü bir sütün peynir veya yağa dönüşmesi için geçtiği çok aşama var. Büyük emek ve sabır lazım. Yeni nesil rahata alıştı ama buna rağmen bu mesleğin ve bu kültürün devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum”.