Avrupa Parlamentosu, Ankara'ya ağır eleştirilerin yapıldığı 2021 Türkiye raporunu kabul ettiği bir zamanda ve Avrupa Konseyi'nin kamuoyuna açıkladığı bir rapora göre "Türkiye dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülkedir" diyor. Ayrıca raporda 2018 sonu rakamlarıyla Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde cezaevinde olan 130 gazeteciden 110'u Türkiye'de bulunduğunu ilan ederken Diyarbakır'dan bir haber alıyoruz.
Beni derinden üzen o habere baktığımızda Diyarbakır’da Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapılan operasyonlarda Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç ile gazeteciler Ömer Çelik, Suat Doğuhan, Ramazan Geciken, Berivan Karatorak, Esmer Tunç ve Mehmet Şahin gözaltına alındı.
Gözaltı haberi üzerine Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başta olmak üzere sözüm ona birçok basın kuruluşu ve gazeteciyim diyenin sus pus olduğu bu haber ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın Twitter hesabından "Diyarbakır’da sabah saatlerinde ev baskınlarıyla çok sayıda gazeteci gözaltına alındı. Baskılar gazetecileri yıldıramayacak! #GazetecilikSuçDeğildir" paylaşımı yapıldı.
DİSK Basın-İş'ten yapılan açıklamada da "Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Serdar Altan, JINNEWS Müdürü Safiye Alagaş, JİNNEWS editörü Gülşen Koçuk, Mezopotamya Ajansı editörü Aziz Oruç ile gazeteciler Ömer Çelik, Suat Doğuhan, Ramazan Geciken, Berivan Karatorak, Esmer Tunç, Neşe Toprak ve Zeynel Abidin Bulut bu sabah evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Tam 11 arkadaşımız hiçbir gerekçe gösterilmeksizin gözaltında ve gözaltı sayısının daha da artabileceği tahmin ediliyor. Bu operasyonları normalleştirmiyoruz, kabul etmiyoruz" denildi.
Operasyona ilişkin resmî açıklama ise bunların gazetecilik adı altında Diyarbakır'da havalanan uçakların birilerine haber verildiği yönünde içi çokta dolu olmayan o her zamanki iddialarla dolu..
Evet medyanın ve gazetelerin büyük bölümünü devlet imkanları ile kendi dünya düşüncelerine yönelik yayın yapmasını sağlayan iktidar ve onun üzerindeki güç yani 2023'te yeniden aday olduğunu resmen açıklayan Cumhurbaşkanı ülkede basın özgürlüğünden dem vurmaya devam edip, dururken daha yeni yani iki gün önce birçok gazeteci daha tutuklandı.
Sanırım, bir taraftan Suriye devleti ve hükümetinin terörist olarak ilan ettiği Özgür Suriye Ordusu denen özel ve pahalı orduyla Suriye'ye yeni operasyona hazırlanan diğer taraftan büyük masraflara neden olan tatbikatlarla başta Yunanistan'a olmak üzere müttefiklerim dediklerine ülke de olduğu gibi tüm dünyaya mesaj verilmeye çalışıldığı ülkemin, 'gazeteci gözaltına alıp, gazeteci tutuklayarak demokrasi getirmeye devam ediyor..' denecek..
Düşünceleri ve haberleri sindirilemediği için gazetecileri içeri tıkmaya devam eden bir anlayışın demokrasiden yana tavrını da sorgulatırken, her muhalife bir kulp takıp, susturmakta artık moda oldu.
İşte bunun en son örneği Diyarbakır'da ve bölgedeki gazetecilerin gözaltına alınması oldu.
Şimdi soruyorum, siz gazeteci olsanız ve elinize önemli bir bilgi ve belgeler ulaşsa ya da siz ardından koşturup, bulsanız ve habere çevirirseniz ne olur?
Tabi ki gazetecilik olur.
İşte şu an hala hapiste olanlar gibi bu arkadaşlarda bunu yapmış, gazetecilik denen mesleğin gereğini yerine getirmiş.
Ve haberini vererek, toplumu bilgilendirmiş, ardından da benim şu an yaptığım ve yazdığım gibi görüşlerini kendi köşelerinde ele almıştır.
Peki bu gazetecilik değil de nedir?
Çıkardığınız yasalarla herkesi susturmayı düşündüğünüzü biliyoruz. Ama bu bedenleri içeri atarken o beyinlerdeki düşünceleri tutuklayabilir misiniz?..
Halbuki aynı şekilde sizlerde tutuklanmış ve bugün içeri attıklarınız sizlerin bir şiir için tutuklanmayacağını da yazmış, yorumlamıştılar...
Neyse son diyeceğim şudur.
Gazeteci gözaltına alıp ardından çeşitli iddialar hazır kalıp iddialara ekleyip onları tutuklayarak demokrasi ve iç barış ya da oy hiç gelmez