Bir miktar da olsa bu tradisyon belki değişir diye, ses seda edemez oldu kimseler. İnsanların aklı ile dalga geçme ve tezyif etme hiyerarşisi iptila hâline geldi. Bu dakikadan sonra müessir sonuçlar almak muhayyelin ötesine geçmiştir. Tüm telkinlere rağmen nispi çoğunluk halkın radarına yakalanmıştır. Cezaevlerinde yüzlerce insan covit 19 hastalığın pençesindeyken, nispeten düşük derecede önem arz ediyorlar. Bu içtihatlara muhalefet fraksiyonu da egzotik kalınca, cezaevi yaşamları da iaşesiz kalmaktadır.
Maslahatı doğru veya yanlış olsun, ivediği pejmürde olan bir hadise ve şahıs hakkında gündemi günlerce meşgul etmek, yine yoksulun ekside olan terazisinde kaldı. Görülür ki, bu hafta içerisinde 83 yaşında ki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan, hastaneye kelepçeli bir şekilde getirildi. Ve ne Peker kadar değer görüldü ne de aralarındaki ilişki kadar nükte edildi. Ve ne yazık ki Susurlukla âdeta doğal bir hal almaya başlandı. Artık ne eski ne de yeni Türkiye’nin tadı kaldı. Nitekim aynı hafta da Hakkari de çobanlara terörist denilerek, ateş açılıyor. Cezaevlerinde ki KOAH vb. Hastalar bi çare tahliyesini beklerken, görünmezlik hilesine düşürülüyorlar. Van Gürpınar da, mermer ocağının kurulmasına tepki gösteren halka, derecesiz sıkıntılar verilmekte ve yine göze gelinmemekte.
Aynı Ege ile Karadeniz’de yapılan santraller gibi, yağmalanıp işletilen Anadolu ormanları gibi... Dipnot; bekçiler, kendilerine verilen tolerans ile dokunulmazlık zırhına bürünerek polis görevini üstlenmektedirler.
Son Andıç!!!
Ve nasıl ki, Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’ da Alevilere yönelik katliamlara sessiz kalındıysa. Dersim’deki ve Zilan da ki Kürtlere karşı katliamlara sessiz kalındıysa, Çerkezlere, Bulgar Türklere ve Afrin Kürtleri ile Ezidilere ve son olarak Filistin’e çağrısız kalındıysa. Aynı şekilde bugünkü Türkiye ortamında yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal krize de sessiz kalınıyor Acep değildir ki, mektup yazıp intihar etmek kimin canını acıtıyor ki. Toplum Sözleşmesinde dendiği gibi; Devlet hiçbir zaman varlıklı olmadığı gibi, halkta hep yoksul kalır.
Oysa Filistin’e göz yaşı döken ile.
Artvin Hopa' da çay fiyatını protesto eden ile.
Mevsimlik tarım işinde, öldürülen ile.
Yaşına hürmet edilemeyen cezaevi tutsakları ile.
Kaz dağlarının önüne set olunan ile.
Van da, Mermer ocağına karşı olan ile.
Zeytin ağaçları, santrallere kurban edilen kadınlar ile.
Bayat ekmek için fiyat koyan ile. Aynı sokağı paylaşıp, aynı lobiden değer görüyoruz. Aynı muhtelif
zamanı paylaşıp, aynı yaşamı zorluyoruz.
Becerecek bir şey yok değil, biz asıl insan olmayı beceremedik.