Başbakan Binali Yıldırım’a göre Türkiye, dünyanın 16’ıncı büyük ekonomisi oldu. Doğruluk Payı adlı site ise Başbakan’ı düzeltti 16 değil 18’inci ekonomi olduğunu belirtti.


AKP yönetimindeki Türkiye ekonomisi ister dünyanın 16’ıncı, ister 18’inci büyük ekonomi olsun, bu ekonomi işsizlik üretiyor. Normalde büyüyen bir ekonomi istihdam alanı da açar. Ama yandaşlar, şirketler büyüyor, buna karşılık işsizlik artıyor. Bunun nedenleri hükümetin uyguladığı ekonomik politikalardır. 


Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre 3 milyon 900 bin kişi işsiz. Ancak bu dar anlamdaki işsizlik rakamı. Zira TÜİK işsizlik oranını anket yöntemiyle belirliyor. Buna göre TÜİK’in anket sorularının muhatabı olan bir işsiz iseniz, sizden işiniz olup olmadığını soruyor.

İsterseniz 6 ay boyunca iş bulmak için aklınıza gelen her yere başvurmuş olabilirsiniz. Eğer iş bulamamış, iş bulmaktan ümidinizi kesmiş ve bitap düşmüş iseniz ve son 4 hafta içinde iş bulmak için bir girişiminiz yoksa TÜİK sizi işsiz saymıyor. İşte bu durumda tam 715 bin kişi var. 


Dolayısıyla geniş anlamda, yani gerçek işsiz sayısı 7 milyona ulaşmıştır. TÜİK’e göre resmi işsizlik oranı yüzde 12.6, ancak gerçek işsizlik oranı yüzde 20.9. Her 5 kişiden biri işsiz demektir.


DİSK-AR’ın TÜİK verilerini incelemesine göre sanayi istihdamı son üç ayda 30 bin kişi azaldı. Yani teşviklere rağmen sanayi istihdamı artmıyor. Tarım dışı (kentsel) genç işsizliği yüzde 26’ya yaklaştı. Bu her dört gençten biri işsiz anlamına geliyor. Kadın işsizliği ise yüzde 30,7’ye yükseldi.


Elbette bu rakamlar Türkiye genelini ve ortalamasını yansıtıyor. Bölgelere ve illere bakıldığında çok büyük farklar ve adaletsizlikler olduğu görülecektir. 


*

İşsizlere Aralık tuzağı


AKP hükümeti işsizi sever. Ama bu kadar fazla işsiz AKP’yi de zorluyor. İşte bunun için de Ocak sonu Şubat başında hükümet bir istihdam paketi açıkladı. Pakete göre bir işletme 2016 Aralık ayında mevcut sigortalı çalışanın üzerine İş-Kur’a kayıtlı bir işsizi işe alırsa devlet (aslında çalışanların maaşından kesilip İşsizlik Fonu’na aktarılan paradan) işletmeye 773 lira destek sağlayacak. Yani işçinin işverene düşen vergi ve sigortasını İşsizlik Fonu’ndan karşılanacak.


*


Bu politikaya ekonomistler şu noktalarda itiraz ediyor. 


Birincisi zaten ekonomik kriz içindeki işletmeler işçi almak istemez. Dolayısıyla hükümetin bu istihdam paketinin etkili olmayacağını ifade ediyorlar. Şubat, Mart ve Nisan aylarındaki veriler de bunu doğruluyor. 


İkincisi krizden etkilenmeyen ve işini büyütmek isteyen işletmeler ancak işçi alabilecek. Dolayısıyla bu büyük firmalar her çalıştırdığı işçi başına (gerçek sahibi işçiler ve işsizler olan) İşsizlik Fonu’ndan 773 lira para alacak. Yani işçi ve işsizin ekonomik kaynağı büyük işletmelere aktarılmış -siyasi literatürle söyleyecek olursak peşkeş çekmiş- olacak. 


*


Hükümetin istihdamı teşvik paketinin süresi Aralık 2017’ye kadardır. Yani bir işletme veya işveren çalıştırdığı her işçi başına 773 lirayı Aralık 2017’ye kadar alabilecek. Dolayısıyla bu şu anlama geliyor. Teşvik kapsamında işçi çalıştıran bir işletme, teşvik bitince işçiyi kapının önüne koyabilecek. Devam ettirirse çalıştırdığı işçinin sigorta ve diğer vergilerini kendisi ödemek durumunda kalacak.


Şubat 2017’de işe girip Aralık 2017’de işten çıkarılan bir işçi, kıdem tazminatını hak kazanmak için gerekli olan 1 yıl çalışmamış olacak. Yani teşvik paketi kapsamında işe alınan işçi kıdem tazminatı ödenmeden çok rahatlıkla kapının önüne konulabilecek.


*


Kıssadan hisse.

AKP’nin ekonomik politikası işsizlik üretiyor. İstihdam paketinin yükü bile İşsizlik Fonu’ndan karşılanıyor. İşsiz en fazla 10-11 ay asgari ücret almış olacak ve yine işsiz kalacak. İşsiz; AKP’nin kapısını iş beklentisi için yeniden arşınlayacak. AKP, “istihdam yaratıyorum” diyerek bilbordları dolduracak, televizyonlarda caka satabilecek.