Karanlıktan korkmak değil, asıl trajik olan insanların ışıktan korkmasıdır. 7 Haziran seçimleri öncesi Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, seçim bildirgesini okudukları zaman ki umudu, heyecanı hatırlayalım. O umudun yarattığı sinerjiyi hatırlayalım. Ki o bildirge dünyanın aklı başında her toplumunda iktidara aday olabilecek bir manifesto niteliğindeydi. 


Bu ülkede ise ne yazık ki baraj denen bir illet vardı. 

8 Haziran sabahını hatırlayalım. İktidar'dakilerde ses seda yoktu. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan bile 3 gün boyunca  hiçbir açıklama yapmadı.  İşte ne olduysa o üç günün sonunda hayat bulmaya başladı.


Görenek hukukunu bile siyasallaştıran AKP İktidarının stepnesi olmak CHP için bir görevdir. Amaçları asla iktidar değildir. 

Kendilerini devletin gerçek sahibi gibi gören hastalıklı bir anlayışın devamı oldukları için mecliste sandalyelerinin olması onlar icin kafidir. Kendi kayıtsızlıklarının icinde ülkenin yok olduğunu göremeyecek kadar ağır kibirlidirler. 


Ülkenin siyasal tarihinin başına gelebilecek en güzel olgu HDP ve bileşenlerinin yarattığı umut siyaseti iken bunu da AKP ile omuz omuza yok etmenin ilk adımını atan biri bugün sıranın kendisine geleceğini anladığı için ‘Adalet' aforizmi ile yollara düşerek muhalefet yapıyorum sanrısında iken söylenecek ne çok şey var oysa...


2012 yılında AKP reklamı için  dağlarda bir masa, bir bilgisayar ve plastik bir vazo icindeki çiçekle poz veren Berberoğlu bugün ilk fire. 

Düne kadar akıllarına gelmeyen Demirtaş, Yüksekdağ ve diğer tutuklu HDP'li siyasiler bugünlerde dillerinden düşmez durumda. 

İroni değil bu, sadece çürümüşlük ve zavallılık. 

Sepetteki yılanın kendilerine dokumayacağına inanan bu cenahın açtığı yol nihayet sepeti kendilerine doğru çevirtti. 

Kuyruk acısına sahip yılan için insan evladına dair ne varsa düşmandır oysa.


Zalimlikte sınır tanımayan pervasız bir ahlaksızlık güruhu için kendilerinden olmayan herkes düşmandır. 

Biat etmek yetmez onlara. Kendilerine biat edildiği gibi birde biatçıların aynılaşmasını beklerler. 

Örnek, Baykal için zırlaya zırlaya ağlayan Savcı Sayan ve benzerleridir. 

Savcı Sayan ve benzerleri AKP iktidarının yarattığı korku imparatorluğuna biat etmekle kalmayıp onlardan daha fanatik aşağılık olunması emrinin genetik sonuçlarıdır.


Ama birde ‘BIZLER’ dediğimiz inanç yüklü güzel insanlar var ki, onlar ölümden korkmadı ki zindandan korksunlar. 

Zalimlere söylenecek ne  çok şey var. Ama biz dua edelim onlara. 

ZULMÜNÜZ ARTSIN. ZULMÜNÜZ ARTSIN KI TEZ ZEVAL BULASINIZ...