Post modern devrimler çağının tam da göbeğinden geçiyor Ortadoğu. Bu devrimlerin, dönüştürücü etkisi şüphesiz ki birçok paradigmayı yıkacaktır. Ama en çok halklara giydirilen deli gömleğini, yani ulus devlet-üniter devlet garabetlerini yerle yeksan edecek gelişmelere hazır olmalıyız.
Ortadoğu karanlığının tek demokratik güneşi olabilecekken, dört vicdan yoksulu devletin insafına (insafsızlığına) mahkum edilen Kürt'ler gelişen yeni dünya düzenine bu dört ülke’ den çok daha önce angaje olmuş kendi devrimini, hem de tarihte bir ilk olan kadın devrimini Rojava'da ete kemiğe büründürmüştür.
Şimdi ise dünyayı Ankara'dan ibaret sanan derin devlet aklı! Koma halindeki uykusundan Suriye gerçeği ile uyanıyor. Bir hafta içinde Emevi Cami’de namaz kılmak rüyalarının, yaşamsal gerçeklik ile alakasının olmadığını; harladıkları ateşin, milyonlarca insanı yersiz, yurtsuz ettiğini görerek gerçeklere “merhaba” dediler.
Ancak genetik yapıları gereği siyasi, askeri, sivil kadroları orada ki Kürt gerçeğini yok görmeye, yok saymaya devam etmekte ısrarlı ve asıl tehlike de bu idi.
Şimdiden pratiğe dönen bir vaka ile karşı karsıya olduklarını bile bile bunu halklardan gizleme çabaları ayrı bir tez konusu aslında. Sınırlara yığınak yaparak, Kürt sınırının ne kadar olduğunu cetvelle ölçen sığ bir politika, bir çaresizlik içindeler.
Tüm dünya ‘ya Esad gitsin halkı refaha, istikrara kavuşsun diyen sığ anlayış orada ki temel gerçeklik olan Kürtleri inkar ve çok zorda kalınca yok sayma haricinde hiçbir retoriğe sahip degil . Kör olmayan gözleri ile inatlaşmaya varan bir görmemek hali içerisinde ki acınası halleri.
Ortadoğu’daki arena'da sadece piyon olduklarını; Bağdat'ta çözülemeyen sorunun Washington’da, Şam'da çözülemeyen sorunun Moskova'da çözüldüğünü görerek de anlayamıyorlar.
Nasihatten meyletmeyen bir kibir ve cahillik ile karşı karşıya kalmak Kürdün makus talihi gibi görünse de, Rojava devrimi bizlere öğretti ki ‘EVET BAŞARABİLİRİZ'
Başardığımızı gören Türk medyasının çok büyük bir kısmı devlet ağzı ile konuşmak aymazlığında.
Zira ünitercilerin son sığınağı hep aynıdır.
Ortadoğu karanlığını zifiriye çevirmek uğraşısında ki insanlık düşmanlarına destek ve sempatilerini saklama gereği bile duymayanlara, Kürtlerin hergün cansiperane mücadelesi, başarı ve kazanımları en büyük TOKATTIR.
Ve;
Gelinen nokta çok nettir artık. Kendilerine hak gördükleri her şeyin Kürtlerinde hakkı olduğu su götürmez bir gerçektir. Dahası Kürtler bunu her saniye kazana kazana ilerliyor.