Küresel ve bölgesel güç mücadelesi sertleşiyor.

Bölge halkları başta olmak üzere dünya insanlığına ağır bedeller ödeten, iç savaş, çatışma ve terör üreten Arap Baharı’nın enkazı ortadayken daha bölgede yeni bir savaşın fitili ateşleniyor.

İran-Suudi Arabistan ve İsrail üçgeni savaş sinyalleri veriyor ve bu hem bölgenin hem de dünya insanlığının geleceğine dönük ölümcül bir tehdit oluşturuyor.

Maalesef bunun önüne geçmek pek mümkün görünmüyor aksine, kılıçlar çekilmiş ve sürekli savaş naraları atılıyor.

Eli kulağındaki savaşın Yemen’den Afganistan’a bu bölgelerdeki her ülkenin ve herkesin kaderini derinden etkileyeceği ve bölgeyi baştan aşağı yıkıma sürükleyeceği gözleniyor.
Gerilim her geçen gün biraz daha tırmanıyor ve bizi yaygın ve şiddetli bir savaşla karşı karşıya bırakacak zaman giderek yaklaşıyor.


Gidişata bakınca insanın içi ürperiyor zira, her yerde harıl harıl savaş hazırlıkları yapılıyor.
Dünyanın Soğuk Savaş’tan bu yana içine girdiği ‘dengesizlik‘ hali gelinen aşamada artık sürdürülemez aşamada ve yeni dengeler için güç odakları arasında canhıraş bir mücadele yaşanıyor.


Etnik, dini ve mezhepsel kimlikler üzerinden sürdürülen güç mücadelesinde Sünni ve Şiilerin her yol ve yöntemi kullanarak birbirlerini tüketeceği yeni bir ‘30 yıl savaşları‘  kurgulanmış görünüyor.


Geçmişin karanlık Avrupa’sında olduğu gibi günümüzün kanlı ve karanlık Ortadoğu’sunda da güç mücadelesi dini/mezhebi kimlikler üzerinden sürdürülüyor.


İnsanlığın ve uygarlığın beşiği bu toprakların kadim kimlikleri güç mücadelesinde birbirini boğazlamanın aracı haline getirilmiş bulunuyor ve kendi kimliği içinde esir alınmış bölge halkarının içine düşürüldükleri bu tuzaktan çıkmalarına da bir türlü fırsat verilmiyor.


Algı operasyonları, açık- gizli kumpaslarla çatışma ve boğazlaşmalar sürekli olarak tetikleniyor.

Gelinen aşamada ise uzun süreceği ve çok kanlı geçeceği anlaşılan bir savaşın kurgulandığı anlaşılıyor.

Bu savaşta kimin kazanacağı, kimin ayakta kalacağını kimin de kaybedeceğini öngörmek de artık kolay değil zira, güç odakları arasında bu güne kadar alışık olmadığımız  türden karmaşık ve iç içe geçmiş bir güç mücadele yaşanıyor.


Bu nedenle sürecin nasıl sonuçlanacağı gibi ardından kurulacak olan yeni düzenin nasıl olacağını da kestirmek zor görünüyor.


Görünen sadece her şeyin alt-üst edileceği ve herkese şöyle ya da böyle yıkım getireceğidir.

Öte yandan yükselen ve savaşa dönüşme eğilimi gösteren gelişmeler bölgedeki her halk gibi Kürtleri de derinden etkileyecek, onların da geleceğini belirleyecektir.


Kürtlerin kendi ülkelerinde özgür olmaları gibi yeni bir yıkım yaşamaları ihtimali de yüksektir.


Kürtlerin içinde bulundukları koşullar, sahip oldukları olanaklar, parçalı duruşları ve terk etmekte zorlandıkları kimi alışkanlıkları ikinci ihtimali güçlendirmektedir.


Bölgesel gericilik Arap Baharı’yla başlayan süreçte Rojava’da önemli kazanımlar elde eden buna karşın Güney ve Kuzey’de geriye itilen Kürtleri bütün parçalarda bastırmaya ve özgürlük dinamiklerine stratejik yenilgiler yaşatmaya hazırlanıyor.


Çıplak gözle bakıldığında bile tehlikenin ne kadar büyük ve yakın olduğu anlaşılıyor.
Dolayısıyla Kürtleri ‚oyun dışı‘ bırakmaya yönelik operasyonların hız kazanacağı, saldırıların artacağı yeni dönemde Kürtlerin bütün güçlerinin birleştirmeleri hayati önem taşıyor.


Ne var ki ve ne acı ki  iran-Suudi Arabistan ve İsrail üçgeninde yükselen ve bölgeyi kasıp kavuracağa benzeyen savaş ihtimaline rağmen Kürt siyasi güçlerinin birleşmeleri olası görünmüyor.


Oysa Arap Baharı’yla birlikte birleşme eğiliminden dönen ve sürekli gerilim üreten Kürtler arası ilişkiler gibi krize giren ve çatışma üreten Kürt-Türk ilişkilerinin de yeniden ele alınması ve acilen düzenlenmesi gerekiyor.


Hayat, çok geç olmadan Kürt siyasi güçlerinin acilen birleşmelerini ve Kürt-Türk ilişkilerini barış, eşitlik ve özgürlük ekseninde yeniden düzenleyecek siyasal hamlelerinin yapılmasını zorunlu kılıyor.


Kötüye gidişi engellemek mümkün olmasa da zararı en aza indirmenin yolu buradan geçiyor.

Aksi durumda herkesin kaybedeceğini görmek gerekiyor…