Türkiye'de, devlet ve hükümeler, sistemin siyasi atmosferi içinde faaliyet yürüten siyasi partiler ve devletin geleneksel siyasetinin etkisini derinden yaşayan milyonlar Kürt sorununun olmadığını "terör" sorunu ve güvenlik sorunu olduğunu söylüyorlar. Oysaki, Türkiye'de en başta devlet ve hükümet Türkiye'de bir Kürt sorunu olduğunu çok iyi biliyorlar. Kürt halkının yüz yıldır inkâr edildiklerini, ulus olarak kabul edilmediklerini ve Türkleştirmeye çalışıldığını bütün dünya biliyor. 1991/92'ye kadar Kürt adında bir millet yoktur diyorlardı. 2007'de Kenan Evren bile, Kürtler konusunda hata yaptıklarını söyledi ve Kürtlerinde Türklerle eşit haklara, yani eşit ulusal haklara sahip olması gerektiğini söyledi. Kürt halkı yıllardır ulusal varlıklarının kabulünü ve ulusal statü sahibi olmayı istiyor. Birleşmiş Milletler ve dünya Kürtleri ulus olarak kabul etmedikleri için, Kürtler özellikle Türkiye'de ulus olarak kabul edilmiyor. Uluslararası yasalar ve Birleşmiş Milletler kriterleri ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını tanıyor.

Dünya Kürtleri ulus olarak kabul etmediği için Kürtler Birleşmiş Milletlerin ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını kullanamıyor ve Kürt halkı bundan dolayı ulus olarak kabul edilmiyor. Türkiye'de Kürt halkı ulus olarak hiçbir hakka sahip değildir. Bir Kürt insanının birey olarak hukuki olarak istediği mesleği seçmesi yani milletvekili, vali, kaymakam, polis, öğretmen, başbakan, hakim, savcı, avukat ve işadamı olması Kürtlerin ulus olarak kabul edildikleri anlamına gelmez. Bazı Türkler ya da Türkler, Türkiye'de Kürt sorunu olmadığını Kürtlerin her hakka sahip olduklarını söylüyorlar. Türkiye'de Kürtler ulus olarak hangi hakka sahipler acaba? Bir Kürt TV'de Kürtçe konuşsa sus Kürtçe konuşma burası Türkiye'dir deniyor. Bir Kürt Kürtçe müzik yapsa saldırıya uğruyor hatta öldürmeler bile oluyor. Kürtler sanki Türkiye'de misafirlermiş ya da göçmenlermiş gibi yaklaşılıyor. Kürt halkı kendi anayurdunda yaşıyor ama yüz yıldır ulus olarak kabul edilmiyorlar ve inkâr ediliyorlar yok sayılıyorlar.

Halada Kürt sorunu yoktur diyorlar. Türkiye'de demokratik kültür gelişmediği için Kürt sorunu anlaşılmıyor ve çözülmüyor. Devlet Kürt sorununu bilerek çözmüyor, Kürt sorununun çözümünü Türkiye'nin bölünmesi gibi bir korku ve fobi olarak görüyor. Oysaki Kürt halkı sadece ulus olarak kabul edilmek ve anadilde eğitim istiyor ve ulusal statüye sahip olmak istiyor. Ulus olarak kabul edilmek Kürt halkının en doğal meşru hakkıdır ve kimse bu hakkı Kürtlerin elinden alamaz ve ulusal varlığını kabul etmeyide Kürtlere verilmiş bir lütuf olarak göremez. Kimsenin Kürtlerin ulusal varlığını inkâr etmeye hakları yoktur. Kimler hangi hakla Kürtleri ulus olarak inkâr ediyorlar yok sayıyorlar? Kürtlere uygulanan asimilasyon ve inkâr dünyada başka bir ulusa uygulanmadı. Kürt halkı göz göre göre inkâr ediliyorlar. Bazı uzmanlar, son kırk yılda bir trilyon dolar paranın bütçeden, PKK'ye karşı operasyonlarda harcandığını söylüyorlar.

Bir savaş uçağının tam donanımlı olarak kalkması ve bombardıman yapmasının $250 bin dolara mal olduğu düşünülürse, Türkiye'deki yoksulluğun ve zamların nedeni sanırım daha iyi anlaşılır. Günlük olarak, PKK'ye yönelik yapılan operasyonlarda harcanan paranın günlük $ 10 milyon dolar olduğu söyleniyor. Yani Kürt sorununun çözülmemesi Türkiye'nin ekonomisini bitirme noktasına getirdi. Ortadoğu'da son yıllarda şiddetlenen savaş siyasi olarakta Türkiye'yi zor durumda bırakıyor. Bazı siyasi uzmanlar, Türkiye'nin son durumunu Osmanlı'nın son yıllardaki hastalıklı durumuna benzetiyorlar. Bunların hepsi gerçektir ama kimse bunlardan söz etmiyor. Kürt sorununun çözülmemesi Türkiye'yi Irak ve Suriye'deki gibi bir kaosa bile sürükleyebilir. Kürtler neden Türk olsunlar? Türkiye'de devlet aklı neden Kürtlere ya Türk olacaksınız ya da ölürsünüz dayatması yapıyor? 

Bunu hangi hakla yapıyor? Bir 

HDP'li milletvekili, Öcalan gelsin mecliste konuşsun dese hemen hakkında soruşturma başlatırlar ve hapse atarlar ama kimse Devlet Bahçeli'ye dokunmuyor. Selahattin Demirtaş neden hala hapiste tutuluyor? Halkın iradesiyle seçilen belediyelere hangi hakla kayyumlar atanıyor? Bu durumda hangi özgürlük ve demokrasiden söz ediliyor. Devletin parasını çalma özgürlüğü var. Devletin parasını boşu boşuna harcama özgürlüğü var. Yolsuzluk ve devletin parasıyla cep doldurma özgürlüğü var. Son 45 yıldır bütün hükümetler devleti kendi babalarının çiftliği olarak görüyorlar ve iktidar olan bir hükümetin sahipleri birkaç yılda zengin oluyorlar ve kimse bunun hesabını sormuyor. Holdinglerin yüzmilyonlarca lira vergi borçları siliniyor. Türkiye'de öyle vahşi bir kapitalizm varki, zengin daha çok zengin oluyor fakir daha çok fakir oluyor. Yani fakirin yaşam imkanları günden güne daralıyor ama zenginler ise güllük gülistanlık yaşıyorlar, yüzmilyarlarca lira para kazanmakla övünüyorlar. 

Bütün bu sorunların kaynağı Kürt sorununun çözülmemesidir. Kürt sorunu çözülürse Türkiye demokratik olur ve bütün sorunlarını çözer ve ekonomisi düzelir, zamlar son bulur. Türkiye'nin savaşa ihtiyacı yoktur, demokrasiye ve barışa ihtiyacı vardır. Kimse, Osmanlı döneminde olduğu gibi kendilerini fetihci olarak görmesin. Dünyadaki ve Ortadoğu'daki gelişmeleri doğru okumak ve doğru bir siyaseti geliştirmek gerekiyor. Gerçek şu ki, Türkiye'nin Kürt sorununu çözerek demokratik bir ülke olması gerekiyor, bu bir ihtiyaç ve zorunluluktur. Kürtler Türkiye'nin sınırları içinde Kürt sorununun çözümünü eşit ulusal haklar temelinde çözümünü istiyor. Türkler, Türkiye bölünür fobisinden kurtulmalıdır. Kürtleri statüsüz bırakmanın, asimile etmede ısrarın Türklere ve Türkiye'ye bir faydası olmaz. Kürler artık statüsüz kalmayı daha fazla kabul etmezler. Sonuçta, Kürtlerin ulusal varlığının kabulü Türkiye'yi geliştirir, zenginleştirir, demokratik yapar ve bunun Ortadoğu'ya etkisi oldukça büyük olur. Kürt sorununu çözme konusunda hala geç kalınmış değildir. Kürtlerin ulusal varlığını kabul etmek Türkiye'yi her bakımdan yeniye ulaştırır.