Sanayinin gelişimiyle varlık sürdüren ve hayatın en ücra yerlerine kadar, herşeye hakim olarak egemenlik kuran kapitalizmin tam bir haydutlar düzeni olduğu açıkça ortadadır. Bazıları, bazen TV'lerde, sosyalizm ile kapitalizmi kıyaslama tartışmaları yapıyorlar ve herkes tabiki kendi savunduğu sistemin doğru olduğunu söylüyor. Kapitalizmin ne olduğunu zenginlere ve bu sistemden bir şekilde nemalananlara değil, fakirliği iliklerine kadar yaşayanlara sormak gerekir. Ancak emek ve sınıf bilinci olmayan fakirler bile, kapitalizmi, teorik olarak izah edemezler ama aslında içinde yaşadıkları rezaletin ve çirkefin kendisidir. Kapitalizm normalde bir ekonomik düzen değildir, sömürüye ve emek gaspına dayalı ama bunu ulus devlet maskesiyle ve yasalarla gizleyen ve kendisini yine devlet eliyle, yasalardan güç alarak meşrulaştırarak, bir hırsızlar-haydutlar düzeni olarak varlığını sürdürüyor. Emek vermeden, çalışmadan, artı-değere el koyarak zengin olmak ancak modern kravatlı haydutların işi olabilir. İnsanların, genellikle içinde yaşadıkları sistemden sitem etmeleri sistemi tanımamanın sonuçlarıdır.
Kapitalizm ne zamandan beri insana değer veren bir sistem oldu? Adı para-sermaye olan bir sistemden insanlık, adalet ve merhamet beklemek ancak sistemi hiç bilmeyenlerin beklentisi olabilir. Dini tabirle, kapitalizm cehennem zebanilerinin düzenidir. Bazı kapitalist sözcüler, serbest piyasa ekonomisinin ve rekabetin sağladığı koşullardan dolayı iyi ve kaliteli ürünün üretildiğini söyleyerek kapitalizmi meşrulaştırmaya ve hayatın vazgeçilmez sistemi olarak görüyorlar. Bu kapitalist kalemşörlerin ve sözcülerin, tek sığınakları serbest piyasa ekonomisi ve rekabetin sağladığı çok çeşitli ürünlerin üretimi, verimliliğin arttırılması ve kaliteli olduğudur. Oysaki hayatın gerçeği hiçte öyle değildir. Kapitalizmin ne olduğunu anlatmaya gerek yok. Çünkü hayatın gerçekleri herşeyi gözler önüne seriyor. Sınıflar, sömürü, savaşlar, sınırlar, mafyalaşma, çeteleşme, yoksulluk, açlık, fuhuş, insanların birbirlerini hakir ve aşağı görmeleri, öldürmeleri, herkesin parasına ve mülküne göre değer kazanması, parası olmayanın insan olarak bile görülmemesi kapitalizmin ne dehşet bir sistem olduğunu fazlasıyla ortaya koyuyor.
Silah ve ilaç satmak için, savaş ve virüs çıkarmak kapitalizmin insan düşmanı olduğunu kanıtlamaya yetiyor. Bir fabrikatörün çocuğunun, bir işçinin çocuğunu taşralı ve kenar mahalli olarak görüp aşağılamasına ne demeli? Davul bile dengi dengine sözü, işte kapitalizmin insanı ne hale getirdiğinin sonuçlarıdır. Sınıfların olması bile, kapitlizmin karakterini ortaya koymaya yetiyor. Toplumlar, zaten kapitalizmin kirliliklerini ve sonuçlarını hayatın içinde sıcağı sıcağına yaşıyorlar. İnsanın kendi insani hakikatinden koptuğu sistem sınıflı sistemlerdir. Paraya ve eşyaya değer verilmesi ve kutsanması insanın yok oluşunu gösterir. Kapitalizm insanda sadece et ve kemik bırakmıştır. İnsanda ne kadar insani öz ve duygu, erdem varsa hepsi kapitalizmde tuz ve buz olmuştur, çürümüştür. Kapitalist sözcüler, neden zenginlerin fakirlere nasıl yaklaştıklarından ve nasıl davrandıklarından behsetmiyorlar? Ben, bir kapitalistle, sosyalizmi tartışmayı sosyalizme hakaret olarak görürüm ve tartışmam. Ama kapitalizmin nasıl bir sistem olduğunu bir bir anlatırım. İnsanlar, ulus devletin etkisi altında oldukları için, kapitalizmi ulusal bir sistem olarak biliyorlar.
Oysa kapitalizm küçük bir elit kesimin sistemidir. Ancak bu sistem, bütün kirliliklerini ve kötülüklerini ulus devletle ve sahte vatanseverlikle, sözde adaletle-demokrasiyle örtüyor. Kapitalizmde en kötüsü, insanların içinde yaşadıkları sistemi bilmemeleridir. Bu bilinçsizlik durumu, insanların daha çok ezilmelerine ve buna karşı ne yapmaları gerektiğini bilmemelerine yol açıyor. Dinin afyon olarak kullanıldığı müslüman ülkelerde, kapitalizmden kaynaklı yoksulluk, açlık ve sınıflar kader olarak yutturuluyor ve bir bölüm insanda bu yalana inanıyorlar. İşte bu durum, kapitalizmin ömrünü uzatıyor ve sisteme meşruluk sağlıyor. Yani normal de gayri meşru olan ve emeğin gaspına dayalı para düzeni-kapitalizm türlü türlü argumanlarla ve oyunlarla kendisini topluma kabul ettiriyor. Bunun farkında olmak, iyi bir emek ve sınıf bilincine sahip olmakla mümkündür. Bazı sosyalist ülkelerde, sosyalizmin gelişememesinin sosyalist ideolojiyle bir ilgisi yok. Tecrübesiz ve deneyimsiz sosyalist yöneticilerin yaptıkları yönetim hatalarından dolayı sosyalizm gelişemedi. Sosyalizmi teorik olarak yeterinde bilmeme ve yanlış yanılgılı yaklaşımlarında sosyalizmin gelişememesinde etkili oldu. İnsanların, sosyalizme yanlış yaklaşımlardan biride, sosyalizmde çalışılmadığı ve herşeyi devletin yaptığı ve halka verdiğidir.
Sosyalizmde evet devlet var ama halkta devlete katılım sağlıyor ve halk daha çok çalışıyor ve daha çok devlet yönetimine katılım sağlıyor. İyi bir üretim iyi bir çalışmayla olur ve bunun için serbest piyasaya ve rekabete gerek yoktur. Rekabet para ve mülk sahibi olmak için, yarıştır ve pastadan pay kapma rekabetinin şiddetlenmiş hali işte savaşlardır. Rekabet üretimin verimliliği değildir, savaştır, yarıştır, mal-para sahibi olmak için kavgadır. Kapitalist sihirbazlara göre, kapitalizmde iyi bir üretim oluyor. Pekala, bu iyi üretimin halka olumlu bir yansıması oluyormu, yoksa kapitalistimi zenginleştiriyor? Kapitalizmde ne kadar iyi bir üretim olursa olsun, işçi sınıfı ve halk fakirdir. Çünkü yapılan üretim halkın ihtiyaçlarını karşılaması ve yi yaşaması için değil, kapitalisti zenginleştirmek ve maksimim kar için yapılır. Bir taraftan halkın yiyecek ve tüketecek ürün bulamaması, bir taraftanda depolarda, daha yüksek karla satılmayı bekleyen ve satılmadığında da çöpe dökülen ürünler. Parası olmadığı için tedavi ve ameliyat edilmeyen hastalar. Sadece bu bile, kapitalizmin insan ve yaşam karşıtı bir sistem olduğunu göstermeye yetiyor. Bu konuda, daha fazla söze-yoruma-analize gerek yok.